İsminde bile kolay anlaşılamayan çok kalabalık bir komisyonla yatıp kalkacağız artık. Hani şu (terörsüz Türkiye) diye yola çıkılan, iktidara DEM tarafından peşin 20 maddelik istek listesi dayatılan, İYİ Parti ile Zafer Partisi’nin katılmadığı komisyon…
CHP’nin niye katıldığı tartışılıyor. Kimine göre katılması doğru, kimine göre de katılmaması. Aşağı tükürsen bıyık ,yukarı tükürsen sakal misali. İddialar havada uçuşup duruyor. Böyle bir komisyonun yasal olmadığı, burada Türklüğün ve Lozan’ın tartışılacağı, Anayasa’nın ilk 4 maddesinin masaya yatırılacağı filan söyleniyor. Özerk yönetimlerden filan bahsediliyor. Söylentilerden neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilen yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kahin değilim ama, böyle bir komisyondan ülke yararına özlenen ve beklenen bir kararın çıkmasını mümkün görmüyorum. Keşke çıksa, ancak olmayacak duaya da amin diyemiyoruz işte.
***
Devlet Bahçeli’ye sormak istiyorum. Acil çözüm bekleyen yığınla problemimiz varken, gündemi durup dururken Kürt sorunu ile neden değiştirdiniz? Size göre Türkiye’nin Kürt sorunundan daha acil sorunu yok mu? Hatalı ekonomik politikalar sonucu enflasyonun altında ezilen, giderek yoksullaşan ve geçim sıkıntısı çeken milyonların derdine çare bulmak, yığınla yolsuzluk, haksızlık ve usulsüzlüğe mani olmak, hukuk ve adaletteki erozyonu durdurmak varken, ülkeyi akıntıya kürek çekmeye zorlamak neyin nesi? Önce milleti ayrıştırmak yerine milli birlik ve beraberlik çizgisine çekin, dini siyasete alet etmekten vazgeçin, Türkiye’yi düze çıkarttıktan sonra konuşalım Kürt meselesini.
Sözüm sadece Bahçeli’ye değil elbette. Eskiler (kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla)derler ya, asıl muhatabı AKP bu sözlerin. Ancak kritik şeyleri önce MHP’ye söylettikleri için, ilk Bahçeli’ye sormayı daha doğru buldum. Bu arada dikkatimi çeken bir başka husus var. Bahçeli’nin önder diye tanımladığı Öcalan,(silah bırakın)diyor ama, PKK’nın Kandil’deki serbest patronları Karayılan ile Bayık (bırakmayız) mesajını veriyorlar dünyaya. Ayrıca PKK’nın gücünün yarısı Suriye’ye kaydı, PYD ile birleştiler. Bu durumda terörsüz Türkiye projesini sadece Öcalan odaklı yürütmek doğru mu acaba? Korkum komisyondaki tartışma ve görüşmeler, başımıza yeni belalar açabilir, sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir. İnşallah öyle olmaz ama, konu çok hassas ve kritik. Üstelik komisyon üyeleri tribün ve taraftarları da dikkate alarak konuşacaklar. Çoğu tribünlere oynayacak yani..
Terörü bitirmekten yola çıkıp, Anayasa’ya doğru uzanırsa eller, hele Lozan filan eleştirilip Sevr’i hortlatmak isteyenler çıkarsa ortaya, işin rengi ve şekli değişir. Yok Türkiyeli, yok kimlik teslimi, yok hapishanelerin boşaltılması, yok Kandil’dekilerin elini kolunu sallayarak gelip siyasete atılması. Bunlar TBMM’nin Başkanvekili DEM’li Pervin Buldan’ın Hakkarili gençlere yaptığı konuşmadaki sözleri…Terör böyle bitmez, aksine terör ateşinin altına yeni odunlar atılmış olur. Türklükle oynamaktan, Türklüğü sulandırmaktan, millete ümmet kaftanı biçmekten ve Kürt sorununu çözüyoruz derken, ciddi bir Türk tepkisi yaratmaktan mutlaka kaçınmalıyız.
***
Şunu bilmeli ve görmeliyiz ki, milletin büyük bir kısmı Türk-Kürt ayrışımından müthiş rahatsız. Türk’ü de Kürdü de yasalar karşısında eşitiz. Bu ülkenin Kürt Cumhurbaşkanı da oldu, Başbakanı da, Bakanları da. Parlamentonun yarısından fazlası Kürt asıllı. Bakmayın siz Meclis albümündeki doğum yerlerine. İş insanlarımızın ve esnafımızın çoğu Kürt değil mi? Öğretim üyeleri ve öğrencilerin, bürokratların çoğu nereli acaba? Bu soruları sormak bile abes. Kendisini Kürt olarak tanımlamakta ısrar edenlerden hangisi, tüm vatandaşlara açık imkanlardan yararlanmadı ki? Evet geçmişte hayli haksızlık yapılmış Kürtlere. Ama 30 yıldan buyana ayrı- gayrılık kaldı mı? Ne istedilerse verilmedi mi?
Kim ne derse desin, komisyon ne karar alırsa alsın, Türk milletini bölüp ayrıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk-Kürt kardeşliğini bozmaya, coğrafyamızı değiştirmeye İngiltere ve Amerika’nın rüzgarı da, senaryoları da yetmeyecek, tehditleri sökmeyecektir. Buna inanın lütfen.