İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerine yönelik “kooperatif” soruşturması kapsamında yargılandığı davada bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Yolsuzluk ve nitelikli dolandırıcılık suçlamalarıyla 4 Temmuz’da tutuklanan Soyer, yaklaşık 80 gündür cezaevinde bulunuyor.

Sabah saat 09.30’da başlayan duruşmada savunmasını yapan Soyer, sözlerine, “Hukuk vicdanın yazılı halidir” diyerek başladı ve savunmasını madde madde sıraladı. Eski başkanın açıklamaları adeta manifesto niteliği taşıdı.

“Kooperatifçilik dolandırıcılık değildir”

Soyer, Birleşmiş Milletler’in 2025’i “Uluslararası Kooperatifler Yılı” ilan ettiğini hatırlatarak, “Bugün biz burada kooperatifçiliği savunurken, Sayın Cumhurbaşkanı aynı anda kooperatifçilik strateji planını açıklıyor. Demek ki kimse artık kooperatifçiliğin dolandırıcılık olmadığını mahkemelerde kanıtlamak zorunda kalmayacak” dedi.

Erdoğan’dan Danilo Şef’e “Turkuaz Kart”
Erdoğan’dan Danilo Şef’e “Turkuaz Kart”
İçeriği Görüntüle

Tarihsel arka plan vurgusu

Savunmasında kooperatifçiliğin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Atatürk’ün vizyonundan günümüze uzanan tarihini anlatan Soyer, “Memleket sandıklarından Batıkent projesine kadar kooperatifçilik bu ülkenin dayanışma kültürünün bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.

Soyer, TÜİK verilerini dayanak göstererek 2002’de konutların üçte birinin kooperatif eliyle yapıldığını, bu oranın 2024’te yüzde 1,15’e düştüğünü aktardı. “Konut, bir yatırım aracı değil temel bir insan hakkıdır” diyen Soyer, barınma hakkını Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne atıfla savundu.

“Deprem sonrası yeni bir model geliştirdik”

30 Ekim 2020 İzmir depremi sonrasında kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırdıklarını hatırlatan Soyer, “Bir Kira Bir Yuva” kampanyasıyla depremzedelere destek olduklarını, ayrıca “Halk Konut” modeliyle Türkiye’de ilk kez bina ölçeğinde kooperatifleşme yolunu açtıklarını söyledi.

Bu sayede 1350 ailenin kendi evini dönüştürdüğünü aktaran Soyer, “Bu model müteahhit kârını ortadan kaldırdı, şeffaf, hesap verebilir ve demokratik bir yöntem sundu. Dünyada örnek olarak inceleniyor. Buna rağmen suç unsuruymuş gibi gösterilmesi akıl alır şey değil” diye konuştu.

“Soruların cevabı vicdanda”

Savunmasında dört kritik soru yönelten Soyer, “İzmir’de 670 bin binada yaşayan milyonlarca insanın depreme dayanıksız evlerde yaşadığını bile bile seyirci mi kalmalıydık? Müteahhitler ihaleye girmedi diye elimizi kolumuzu bağlayıp oturmalı mıydık? Büyük felaketin kapıya dayandığını görüp de hiçbir şey yapmamak mı doğruydu?” diyerek mahkeme heyetinden vicdanla karar vermelerini istedi.

“Görevimi yerine getirdim”

Göreve geldiğinde mevcut kentsel dönüşüm alanlarının tıkandığını, müteahhitlerin kârlı görmedikleri için ihalelere girmediğini hatırlatan Soyer, “Benim suçum yeni çözümler üretmek, elimizi taşın altına koymak oldu. Vaatlerimin yüzde 87’sini yerine getirmiş bir başkanım. Bunun için cezalandırılmak ironik bir durum” ifadelerini kullandı.


👉 Böylelikle Tunç Soyer’in savunması, kooperatifçilik, kentsel dönüşüm ve deprem gerçeği üzerinden güçlü bir politik ve sosyal çerçeveye oturdu.

Kaynak: RSS