“Tarım yoksa gıda yok, gıda yoksa yaşam yok”

» Büyük Manşet » “Tarım yoksa gıda yok, gıda yoksa yaşam yok”

Avrupa Birliği’nin (AB) iklim izleme servisi Copernicus’un verilerine göre 2024 Mart’ı, gelmiş geçmiş en sıcak ay olarak tarihe geçti.

Haber: Seval Aslan

Geçen ayın şimdiye kadar küresel olarak kaydedilen “en sıcak mart” olduğu bilgisi doğrultusunda Türkiye’de tarım faaliyetleri, kuraklık gibi konularda çiftçiyi bekleyen olası senaryoları mevcut hava şartları ve tarımsal faktörlerin nasıl etkileneceği ile ilgili Ziraat Mühendisleri Odası eski İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi, açıklamalarda bulundu.

BAHARI GÖRMEDEN YAZ GELDİ

Küresel iklim değişikliğinin baş gösterdiği Türkiye şartlarında tarımsal faaliyetlerin devlet tarafından desteklenmesi ve çiftçinin bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen ziraat yüksek mühendisi Ferdan Çiftçi, “Küresel iklim değişikliğinin etkilerini yaşıyoruz. Mart ayının sıcak geçmesi ve doğaya baktığımızda da baharı yaşamadan, yaz mevsiminin geldiğini söyleyebiliriz. Sıcaklıkların etkisini göreceğiz gibi gözüküyor. Bu durum tarımsal anlamda zamanından önce meyve ağaçlarında olgunlaşmalar, çiçeklenmeler ve tarla bitkilerinde de kıştan ekilen sebzelerde ve yazlık sebzelerde daha erken olgunlaşmalara sebebiyet verecek. Erken çiçek açmalara ve sıcaklıklar bu şekilde giderse sezonun daha kısa olması gibi sonuçlara kadar varacak senaryolar görebiliriz. Ama bu bunu göreceğiz anlamı taşımıyor.

Bu erken sıcaklıklar nedeniyle erken çiçeklenmelere ve mevsim değişikliklerindeki ani soğumalara ve aşırı yağışlarla karşılaşabiliriz. İlkbahar geç donlarıyla zamansız da olsa karşılaşabiliriz. Tarım Bakanlığı’nın çiftçinin yanında olması ve gerekli uyarıları zamanında yaparak zararların azaltılması yönünde çalışmalar yapılması gerekiyor.

Teknik bilginin tarımsal üretimde temel yapı taşı olduğundan bahseden Çiftçi, “Biz özellikle küresel iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle son derece zor günlerden geçiyoruz. Türkiye aslında baktığımızda 25 akarsu havzasından oluşuyor. Önemli bir tarım ülkesiyiz ve bir kısım yerde sulama olanakları var ve sulu ve kuru tarım yapılan yerlerimiz var. Bu küresel iklim değişiklikleri nedeniyle artık su kullanımına dikkat etmemiz gerekiyor. Ve biz bizim yıllık su kapasitemiz 112 milyar metreküp. Bunun 94 milyar metreküpü yer üstü suları 18 milyar metreküpü ise yer altı sularından oluşuyor. Ve biz yıllık 57 milyar metreküp su kullanıyoruz. 44 milyar metreküp sulama suyu 13 milyar metreküp de içme kullanma ve sanayi suyu olarak devlet su işleri verilerine göre böyle bir veri var elimizde. Tarım yoksa gıda yok, gıda yoksa yaşam yok ve tarımsal üretimin temeli de elbette ekolojik faktörlerden olan toprak ve suyun üzerine teknik bir bilginin örtüşmesiyle birlikte verimli bir tarımsal üretimden bahsedebiliriz. Artık o nedenle bizim sularımızı doğru kullanmamız gerekiyor. Burada da tarımda basınçlı sulama sistemlerinin kullanılması son derece kıymetli. Çiftçilerimiz bu yeni sistemleri yeterince takip ettiğini söylemek zor hala damlama sulama sistemlerinin kullanılması çok yaygın değil. Çiftçinin altyapı desteğine ihtiyacı var. Bu anlamda da daha iyi desteklenmesi gerekiyor. Evet belli destekler var ancak bu desteklerin hem nitelik olarak hem de nicelik olarak artırılması gerekiyor. Bunları yaptığımız ölçüde biz geleceğimizi güvence altına almış gıda güvenliğimizi, gıda güvenliğimizi daha sağlam temellere oturtmuş olacağız” ifadelerini kullandı.