BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Kurak topraklar, çatlamış baraj yüzeyleri ve geleceği kuruyan bir şehir… Metin Erksan’ın unutulmaz “Susuz Yaz” filminde köyün suyunu sahiplenmeye çalışan insanların trajedisi, bugün İzmir’in gerçekliğine dönüşüyor. Tahtalı Barajı’nda su tükeniyor, yeraltı kaynakları bilinçsizce çekiliyor, ama hâlâ çığlığı duyulmayan bir kuraklık tehdit ediyor kenti. İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, bilimin dışlandığı bir su yönetimiyle İzmir’in her geçen gün “susuz bir yaz”a daha da yaklaştığını söyledi. “Barajda su varken yeraltını tüketiyoruz” diyen Yaşar, bir felaketin sessizce kapıya dayandığını anlattı.
Su kötü yönetiliyor
Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Geçtiğimiz seneki gibi kullanmaya devam ederlerse Eylül ayında yüzde 2’lere kadar bir düşüş görürüz. Geçtiğimiz sene bu günlerde Tahtalı Barajı’ndan 250 bin metreküp su çekerken şimdi bazen 100 bin ya da 50 bin çekiyorlar. Ona rağmen yüzde 14.56 doluluk oranı çok tehlikeli bir rakam. İzmir Büyükşehir Belediyesi dedi ki; ‘Bu yıl 32 milyon metreküp yeraltından su çekeceğiz’. Şu anda Tahtalı’da 40 milyon metreküp su var. Açığı yeraltından kapatacaklar. İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekten bilimsel olarak suyu çok kötü yönetiyor. Türkiye’de suyu en pahalı kullanan kent İzmir. O zaman bunu bir düşünmek lazım. Biz neden daha pahalı kullanıyoruz, diye. Örneğin 2009-2019 arası büyük yağışlar vardı. Barajlar yüzde 90 oranında doluydu. Bu dönemlerde asıl suyu tamamen barajlardan çekmemiz ve kuyuları rahat bırakmamız gerekiyordu ancak nedense bilim dışı yönetim olduğu zaman İzmir Büyükşehir Belediyesi her gün 350- 400 bin metreküp yeraltından su çekiyor” dedi.
Hidrojeolog şart
Suyun doğru kullanımı için belediye bünyesinde hidrojeolog bulunması gerektiğine dikkat çeken Yaşar, “DSİ ile 1959 yılında yapılan bir anlaşma var. Bu anlaşmayla ilgili suyun yüzde 30’unu Manisa’nın altından çekiyor. 1980’den sonra Tahtalı Barajı yapıldı. 300 milyon metreküplük ciddi bir baraj yapıldı. Artık bu anlaşmanın hükmü yok. Bunun yenilenmesi lazım. Barajda su varken suyun yeraltından çekilmemesi lazım. Yanlış uygulamalar yüzünden barajlardaki yüzey suyu buharlaştı. Belediyelerde üst yönetimlerde hidrojeologlar yani su bilimcileri olmalı. Geleceğe yönelik bütün yağış ihtimallerinin hesaplanarak suyun nereden kullanılması gerektiğine karar vermelidir. Dünyanın her yerindeki sistemlerde baraj doluyken su barajdan kullanılır. Bizde ise hidrojeologlar olmadığı için kötü su yönetimi devam ediyor” diye konuştu.
Soyer’i uyardım
Su kullanmayı bilmediğimize vurgu yapan Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Gördes Barajı ise Tahtalı’dan çok daha büyük bir baraj ama yapılan bir mühendislik hatası nedeniyle baraj dolamıyor. O baraj dolsa bizi çok rahat idare eder. Manisa’da iki sene önceye kadar bir açıklama yapıldı. Biz 50 metreden su çekerken şu anda 500 metreden su çekiyoruz. Her gün Manisa’nın altından 550 bin metreküp su çekiliyor. Sonuçta ise Gölmarmara kurudu ve obruklar oluştu. Suyu kullanmayı maalesef bilmiyoruz. Su varsa devlet vardır. Bütün medeniyetlerin yok oluş nedeni susuzluktur. Ben 2020 yılında Tunç Soyer’e mektup yazdım. Kuraklık konusunda uyardım” sözlerini kullandı.
Belediye neler yapmalı?
Belediyelerin bilgilendirme çalışmalarının arttırması gerektiğine değinen Yaşar, “Asıl sorun kullanma suyu değil. İzmir tarımsal üretim açısından dünyanın önde gelen şehirlerinden. Türkiye’deki sebze meyvenin yüzde 70’ini İzmir yetiştiriyor. Bu çerçevede suyun ömrünü uzatmak için bahçe sulamak, araba yıkamak, balkon yıkamak yasaklanmalı. Belediyenin billboardları bu afişlerle ve bilinçlendirme yazılarıyla doldurması lazım. Kış aylarında İzmir’de kişi başı 130 litre su kullanırız. Yaz aylarında bu rakam 200’lere çıkar. Bu artışın sebebinin çoğu bahçe ve balkon yıkamaktır. Keyfi uygulamalar arık sonlanmalıdır. Kuraklık geliyor, bütün gelişmiş ülkeler önlem alıyor. Biz hala bekliyoruz. Tarım Bakanlığı’nın bünyesinde yeni bir su kanunu yapmıştık ama hala meclisten geçmedi” dedi.
Arıtılmış su tarıma verilmeli
Yapılan yanlış uygulamalardan dönülmesi ve arıtma tesislerinden çıkan suyun tarımda kullanılması gerektiğini aktaran Doğan Yaşar, “Arıtma tesislerinden günde tonlarca su çıkıyor. Çıkan suyu yeniden tarım alanlarında kullansak büyük bir tasarruf yapacağız. 4. Fazı da devreye giren Çiğli arıtma tesisinden günlük çıkış miktarı 600-650 bin metreküp arası. Bu su neden denize veriliyor? Gediz’e, Menemen Ovası’na verilsin. Hiçbir şey sudan daha önemli değildir. Bu yanlışlardan dönülmesi lazım” diye belirtti. Öte yandan Devlet Su İşleri’nin (DSİ), tarım-sulama sektörü yatırımları için 2025’te 106 milyar lira kaynak ayrıldı. Geçen yıl 115 milyar lira yatırımla 577 tesis tamamlanırken, 2025’te 41’i baraj olmak üzere 307 tesis ve 14 arazi toplulaştırma projesi hayata geçirilecek. Barajların doluluk oranları İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin 22 Mart verilerine göre, kentteki tüm barajların doluluk oranı, geçen senenin aynı ayına göre azaldı. Doluluk, şehrin normal şartlarda içme suyunun yaklaşık yarısının karşılandığı Tahtalı’da yüzde 32’den yüzde 15’e gerilerken, Balçova’da yüzde 75’ten yüzde 37’ye, Güzelhisar’da yüzde 88’den yüzde 68’e, Alaçatı Kutlu Aktaş’ta yüzde 46’dan yüzde 17’ye, Ürkmez’de yüzde 44’ten yüzde 27’ye düştü.