Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin hazırladığı 'Türkiye Kalkınma Planı'nı kamuoyuna tanıttı. 41 master proje ile Türkiye'nin üretim altyapısını güçlendirmeyi hedeflediklerini ifade eden Arıkan, projelerin silisyum saflaştırma, yarı iletken ve mikroçip fabrikaları, paslanmaz çelik ve yüksek teknolojili sanayi makineleri üretimi gibi yatırımları kapsadığını belirtti. Arıkan, Türkiye Kalkınma Planı ile ülke genelinde 2,5 milyon kişiye doğrudan istihdam sağlanacağını, Gayri Safi Milli Hasıla'ya 528 milyar dolar katkı yapılacağını ve Türkiye'nin ihracat fazlası veren bir ülke haline geleceğini söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Konferansları'nın açılışında, partisinin hazırladığı 'Türkiye Kalkınma Planı'nı kamuoyuna tanıttı. Ankara'daki bir otelde düzenlenen konferansta konuşan Arıkan, ülkenin kalkınması için atılması gereken adımların Milli Görüş vizyonu çerçevesinde hazırlandığını vurguladı. Arıkan, şunları söyledi:
'Uzun süredir üzerinde çalıştığımız 'Türkiye Kalkınma Planımızı' kamuoyuyla paylaşmanın sevincini yaşıyoruz. Bilinmesini isterim ki bu çalışma, bireysel çabalardan öte ortak aklın, disiplinli emeğin ve Milli Görüş vizyonunun ürünüdür. Türkiye Kalkınma Planı; vida sıkmaya dayalı bir montaj ekonomisi değil, hammaddeden nihai ürüne uzanan tam bir sanayi zinciri kurma planıdır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı ham ve ucuz şekilde yabancılara vermek yerine, bu zenginlikleri katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme ve milletimizi zenginleştirme planıdır. Türkiye Kalkınma Planı, yabancı sermayenin kol gezdiği Orta Doğu'da, 1 numaralı tedarikçi olma planıdır. Yani, zengin, müreffeh bir toplum 'Tam Bağımsız Bir Türkiye'planıdır. Türkiye Kalkınma Planı işsizlik, geçim sıkıntısı, yoksulluk, göç ve buna bağlı tüm sosyal sorunları ortadan kaldırma planıdır.
Amacımız; bölgeler arası yatırım dengesizliğini gidermek ve bundan doğan sosyal ve ekonomik sorunların önüne geçmektir. Sadece 5 tane ilimizin toplamı, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın yüzde 50'sine tekabül ediyor. İşte biz, bu kalkınma planımızı, bu coğrafi dengesizliği ortadan kaldırmak için hazırladık. Bizim planımızın amacı 266 milyar dolara ithalatı yapılan, çelikten alüminyuma, yüksek teknolojili sanayi makinalarından motorlu kara taşıtlarına, kazanlardan elektrikli cihazlara, fosil yakıtlardan kimyasal bileşiklerin Türkiye'de üretmek yurt dışına aktarılan bu paraların ülkemizde kalmasını sağlamaktır.
Kısacası biz, bu güzel ülkenin tüm sathına otomotiv, havacılık, ağır sanayi, teknoloji, kimya ve ilaç sanayii alanında fabrikalar kuracağız,
milletimizin doğduğu yerde doymasını temin edeceğiz. Ancak bu büyük dönüşümün gerçekleşebilmesi için, 'trafik lambası ekonomisi' bir kenara bırakılmalı, devlet yeniden üretimin ve kalkınmanın öncüsü olmalıdır. Çünkü bir toryum reaktörü, bir yolcu uçağı fabrikası, bir uzay araçları üretim tesisi gibi stratejik yatırımlar, özel sermayenin tek başına üstlenebileceği projeler değildir. Bunlar uzun vadeli vizyon, yüksek maliyet ve milli güvenlik hassasiyeti gerektiren yatırımlardır.
Eğer devlet bu öncülüğü yapmazsa ne olur? Bugün olduğu gibi, Amerika'dan uçak almak, Almanya'dan motor almak, Çin'den çip almak zorunda kalırız. Bu da yetmez! Bu motorları, bu çipleri almak için birçok tavizler vermek zorunda kalırız. Bugünkü gibi önümüze getirilen sözleşmelere imza atmak zorunda kalırız. İşte biz; bunların gerçekleşmemesi için, Türkiye Kalkınma Planımızı hazırladık. Eğer siz, İstanbul'u rahatlatmak istiyorsanız, Anadolu'yu kalkındırmak, gelir dağılımını dengelemek, gençlerimize iş, memleketimize umut vermek istiyorsanız, bunun yolu Anadolu'yu yeniden üretimin kalbine dönüştürebilmektir. Pekii, biz işe nereden başlayacağız? Ne dedik en başta 'Adı Anadolu, üstü bereket, altı servet'. Biz işe, toprağımızın altındaki servetten, madenlerimizden başlayacağız.
Ülkemizde yüzlerce madenimiz, 'madene dayalı sanayi zincirlerimiz' olmadığı için çoğu ham olarak satılıyor -tabiri caizse- yurt dışına kaçırılıyor. Yüksek tenörlü kroma sahip olmamıza rağmen, bunu paslanmaz çeliğe dönüştürecek sanayimiz yok. Kromu dışarı satıp, paslanmaz çelik külçesi halinde, yüksek bir meblağ ile geri alıyoruz. Yine geçtiğimiz günlerde yeniden gündeme geldi; nadir toprak elementlerimiz. Bunlar, rüzgar santrallerinden güneş panellerine, cep telefonlarından hava araçlarına, akıllı telefonlardan bataryalara kadar yüzlerce stratejik cihazda kullanılıyor.
Şimdi bizim önümüzde iki yol var. Ya kendi madenlerimizi, ülke menfaatleri doğrultusunda zenginleştirip, kendi sanayimizin girdisi olarak kullanacağız ya da bunu ham olarak satıp, yabancı ülkelerden telefon alacağız, uçak motoru alacağız, teknoloji almak zorunda kalacağız. Biz Saadet Partisi olarak madenlerimizi stratejik kabul edip bu madenlere dayalı yüksek teknolojili sanayii tesisleri kuracağız. Hem madenlerimiz, kendi sanayimizin girdisi olacak hem de 300 bin insanımıza istihdam alanı açacağız. Planlanan tesislerin Gayrisafi Milli Hasıla'ya da ortalama 25 milyar dolar katkısı olacak.
Biz, bakır ve nadir toprak elementleri için saflaştırma tesisi kuracağız, süper iletken tel üreteceğiz. Süper iletken telden, elektromıknatıs üreteceğiz, elektromıknatıstan saatte 600 km hızla hareket eden Maglev tren çekiş sistemi üreteceğiz, oradan Maglev'e kadar bir sanayii zinciri kuracağız. Bu bir süreç. Kaynaklarımız, yeni girdilere; yeni girdiler, yüksek teknolojiye dönüşecek. Bakır madenini 'saf bakır' haline getirip, 'emaye kaplı tel' üreteceğiz. Sonrasında esas malzemesi 'bakır tel' olan elektrikli kara ve hava araçları motoru üreteceğiz, bu motorlardan da yüzde 100 yerli elektrikli otomobilin üretimini sağlayacağız.
Hidrojen yakıt hücreli ağır vasıta aracından, alçak irtifa hava araçlarına kadar uzanan bir skalada ülkemizin kaynaklarını 'otomotiv ve havacılık sanayine' entegre edeceğiz. Krom madeninden, paslanmaz çelik; paslanmaz çelikten, motor rotor ve stator üreteceğiz; Maglev tren şasilerine, gövdelerine, uzay araçlarına kadar; Kromu onlarca fabrikaya girdi haline getireceğiz.
Biz elektriğin yüzde 20'sini ithal kömürle yüzde 20'sini doğal gaz ile üretiyoruz. Burada da bir dışa bağımlılık söz konusu. İşte biz bu sorunu da çözmek için kendi toryum reaktörlerimizi kuracağız. Türkiye'miz toryum rezervlerinde dünya ikincisi. Biz, yüzlerce yıllık enerji ihtiyacımızı işte buradan karşılayacağız, enerji bağımsızlığımızı kazanacağız. Ayrıca, bu reaktörler sayesinde 180 bin istihdam ve Gayri Safi Milli Hasıla'ya 20 milyar dolar katkı sağlayacağız. Fosil yakıt ithalatını da engelleyeceğiz. Biz zorluklar karşısında her zaman ne deriz? 'İnanç tekeden süt çıkarır': İnanın bunların olması bir hayal değildir. Hayal diyenlere de cevabımız bellidir. 'Her şey hayalle başlar. Onun temelinde de inanç yatar. İnanırsanız, başarırsınız.' Erbakan Hocamızın açtığı o yol, devam ediyor, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye Kalkınma Planı kapsamında, ülkemizin üretim altyapısını baştan sona yeniden inşa edecek 41 Master Proje hazırladık. Bu projelerin çevresinde bunlara entegre uydu tesisler yer alacak. Elbette burada tüm projelerimizi ayrıntılı anlatmak mümkün değil.
Ancak birkaç projemizden daha bahsetmek istiyorum. 'Silisyum Saflaştırma Tesisi' kuracağız. Ardına 'Yarı İletken ve Mikroçip Fabrikası' kuracağız. Bakınız bugün dünyada 'çip savaşları' başladı. Niçin? Çünkü gördüğünüz her elektronik sistemde mikroçip var. Bu mikroçipleri sadece üretip, dışarıya satmayacağız. Aynı zamanda, kuracağımız master ve uydu fabrikalarımızda girdi olarak kullanacağız. Yine bu fabrikalarımızda kullanılmak üzere, 'Paslanmaz Çelik Üretim Fabrikası' kuracağız. Savunma sanayiinden beyaz eşyaya, inşaattan otomotive kadar birçok sektörde vazgeçilmez olan bu malzemeyi üreteceğiz.
Yine bu master ve uydu fabrikalarda kullanılacak makineleri üretmek amacıyla 'Yüksek Teknolojili Sanayi Makineleri Fabrikası' kuracağız. Böylece 'üretim makinelerinde' dışa bağımlılığı bitirecek yerli dizayn ve üretimle hem döviz tasarrufu hem de küresel rekabet avantajı sağlayacağız. Burada da 50 bin istihdam, Gayri Safi Milli Hasıla'ya 20 milyar dolar katkı planlıyoruz. 'Yüksek Güçlü Nükleer Pil Fabrikası' kuracağız. Nükleer piller geleceğin teknolojisi. Bu pillerin ömrü 50 yıl ile 80 yıl arasında değişiyor. Biz, ürettiğimiz bu pillerle; geliştireceğimiz teknolojilere enerji sağlayacağız. Enerji alanında ayrıca, 'Hidrojen Yakıt Hücresi ve Hidrojen Motoru Sanayii' kuracağız. Bu sanayi yalnızca otomotivde değil; demiryolu taşımacılığından savunma sanayine, tarım makinelerinden denizcilik teknolojilerine kadar pek çok alanda uygulama imkanı bulacak. Bu sanayi ile yaklaşık 50 bin istihdam, Gayri Safi Milli Hasıla'ya 12 milyar dolar katkı planlıyoruz.
Havacılık alanında 'Alçak İrtifa Sivil ve Askeri Hava Araçları Fabrikası' kuracağız. Yakın gelecekte; olduğu yerde dikey bir şekilde havalanabilen kişisel sivil araçlar göreceğiz. Bu alanda; motorundan, bataryasına, uçuş kontrolcüsünden, pervanesine kadar milli bir hava aracı üretip, hem iç hem bölgesel pazarda hakettiğimiz yerimizi alacağız: Sadece alçak irtifa yetmez, biz 'Yüksek İrtifa Hava Araçları Fabrikası' yani 'Yolcu Uçağı Fabrikası' kuracağız. Eğer siz Türkiye gibi bir yerde; böyle bir fabrikayı kurmazsanız, 225 tane uçağı Boeing'ten almak zorunda kalırsınız! Ayrıca bu fabrika sadece uçak üretimi yapmayacak, aynı zamanda kompozit malzeme, aviyonik sistemler, uçuş kontrol yazılımları gibi yan sanayilerin de gelişmesini sağlayacak. Biz bu girişimle, 90 bin istihdam ve 56 milyar dolar katkı planlıyoruz.
Şimdi söyleyeceğim, projeye biraz fazla dikkat çekmek istiyorum: Saatte 600 km'ye çıkabilen 'Maglev Süper Hızlı Tren' altyapısı kuracağız.
Şehirlerarası ulaşımda devrim yapacak bir sistemi ülkemize kazandıracağız. Burada şunu hatırlatmak isterim, bu sistemin tüm bileşenlerini kendi kaynaklarımızla, kendi uydu fabrikalarımızda üreteceğiz. Stratejik konuları elbette unutmadık. 'İlaç Etken Maddesi Sanayii' ve 'Milli İlaç Sanayii' kuracağız. Yerli ilaç firmalarının çoğu etken maddeyi ithal etmek zorunda. Biz Antibiyotiklerden- ağrı kesicilere kadar geniş yelpazede etken madde üreteceğiz. Ayrıca bu sanayiimiz Biyoteknolojik ilaç hammaddelerinde ArGe'ye öncülük edecek.
Tabii bir de tarım ve hayvancılık var. Bunların da ne kadar stratejik olduğunu, son dönemlerde bir kez daha görüyoruz. Biz 'Gübre ve Yem Bileşikleri Sanayii Tarım İlaçları Molekül ve Bileşikleri Sanayileri' kuracağız. Sadece bu iki sanayii kolunda 120 bin istihdam Gayri Safi Milli Hasıla'ya 2,5 milyar dolar katkı planlıyoruz. Ayrıca tarımda 'Tarımsal Kit' modelini hayata geçireceğiz. KİT'ler üretici ve tüketici arasındaki aracı zincirleri ortadan kaldıracak. Kooperatif modeli ölçeklendirilerek doğrudan alım, işleme ve paketleme süreçleri üstlenilecek. Hedefimiz; 80 bin istihdam, Gayri Safi Milli Hasıla'ya 12 milyar dolar katkı sağlamak.
Ayrıca bir 'Ata Tohumu Üretim ve Dağıtım Merkezi' kuracağız, Anadolu'ya özgü yerli, dayanıklı, iklimle uyumlu ata tohumlarını yeniden çoğaltacağız, bu mirası da koruyacağız. Küçük ölçekli işletmeleri unutmadık tabii ki. Her ilde olmak üzere, toplamda 50 bin adet
'İmalathaneciler Sitesi' kuracağız. Biz sosyal yardım teklif etmiyoruz. Biz insanca yaşam için imkanlar yeni fırsatlar teklif ediyoruz. Burada da, 450 bin istihdam 30 Milyar dolar katkı planlıyoruz. Tüm bu bahsettiğimiz yatırımları gerçekleştirmek, sürdürmek, yatırımcıya umut vermek amacıyla 'Milli Faizsiz Kalkınma Bankası' kuracağız. Sanayi, tarım, teknoloji, altyapı ve inovasyon gibi stratejik sektörlere
uzun vadeli ve proje bazlı faizsiz finansmanı sağlayacağız. Hedefimiz, Gayri Safi Milli Hasıla'ya 50 milyar dolar katkı sağlamak.
Bu projelerimizle; mahrum ve mağdur illerimiz, istihdam cennetine dönecek, her bölgesiyle gelişmiş, yükselen bir ülke inşa edilecektir. Ve en önemli müjdemi veriyorum: Biz Türkiye Kalkınma Planımızla birlikte Türkiye'de 2,5 milyon insanımıza istihdam oluşturacağız. Yani benim genç kardeşlerim, artık doğdukları yerde doyacak, memleketlerinde huzur içinde yaşayacak. Gayri Safi Milli Hasıla'ya 528 milyar dolar gelir artışıyla, dış ticaret açığı veren değil, ihracat fazlası veren bir ülke haline gelececeğiz. Böylece Türkiye, dünya ekonomi sıralamasında 17. sıradan ilk 10'a çok hızlı bir şekilde yükselecektir. Tüm bu projelerimizi gerçekleştirirken, iki önemli hassasiyetimiz olacak: Bir insan, iki doğa! İnsana zarar vermeyeceğiz, doğaya zarar vermeyeceğiz, ekolojik dengeyi koruyacağız! Bugün Türkiye'de madencilik ya da sanayi denince akla çoğu zaman doğa tahribatı geliyor. Çünkü yıllardır bu alanlar yandaşların keyfiyetine, denetimsizliğe ve çıkar ilişkilerine teslim edildi. Biz bu düzeni değiştirmek istiyoruz.
Değerli konuklar, hiçbir kalkınma tek boyutlu olamaz! Ekonomik büyüme, ahlaki temelden koparsa kalıcı bir refah üretemez. Bir milletin dirlik ve düzeninin, refah ve istikrarının, güç ve kudretinin en önemli dayanağı ahlaki ve manevi yapısının sağlamlığıdır. Ahlaki, manevi, moral değerlerini kaybeden topluluklar, birçok değerden yoksun olacağından; bağımsızlıklarını koruyamazlar, başka milletlerin işgal veya sömürü alanı haline gelirler. Bunun için; 'maddi kalkınma' ile 'manevi kalkınma' birbirinden ayrı düşünülemez. Ailelerimizi dağılmaktan, gençlerimizi uyuşturucudan, her türlü kumardan, her türlü çetenin tasallutundan kurtarmak, şiddetin önüne geçmek, toplumsal dayanışmayı yeniden tesis etmek, ancak 'Manevi Kalkınma' hamleleriyle mümkündür. Bizim amacımız hem madden hem manen 'Tam Bağımsız Bir Türkiye' inşa etmektir. Bu ülke; kaynaklarıyla, insan gücüyle, aklıyla, inancıyla yeniden kalkınacak kudrete sahiptir. Biz hazırız! Biz kadrolarımızla, projelerimizle, planlarımızla iktidara hazırız.'





