CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB iddianamesinde geçen 'Ahtapotun kolları' ifadesine ilişkin olarak;

'Hani ahtapotun kolları bütün Türkiye'ye uzanıyordu? Bütün Türkiye'ye uzanıyordu. İddianamede 'Şehrimiz İstanbul'un her tarafına uzanıyor' yazmış. Orada bile 81 vilayetten 80'inde bir geri adım, bir kendi kendinin ifadesini yalanlama var. Baştan aşağıya iddianame kendini ihbar eden, talimatla yazıldığını gösteren, bir kişiye husumet duyduğunu gösteren, bir partiye husumet duyduğunu gösteren ve bunun altını doldurmaya çalışırken eline yüzüne bulaştıran bir evraktan ibarettir' dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün CHP'nin Silivri'de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ve diğer tutukluları cezaevinde ziyaret etti.

Özel, ziyaret sonrası yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Özel, iddianamede geçen 'Ahtapotun kolları' ifadesi hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:

'Birincisi; zaten bir soruşturma yürütüyorsunuz. 'Soruşturma gizli' diyorsunuz. Dün ortaya çıktı ki bundan önce geçirdiğimiz 200 küsür günde, iki günde bir olsa 100 parça halinde zaten siz bu soruşturmayı bizzat medyaya kendiniz sızdırmışsınız. Soruşturmanın gizliliğini ihlal eden kişi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve bu soruşturmayı yürüten kişiler. Yoksa nasıl eline bir sayfasını alan avukat koşuyor geliyor buraya, 'Şöyle ifade verirsen şöyle olacak, böyle olursa olacak.' Akşamleyin A Haber'de, TGRT'de, orada burada 'İddianamede şu olacak, bilmem ne bu olacak.' Dün çıkan iddianame puzzle gibi. 100 ayrı parçayı birleştirdik, bir tane eksik parça yok. Bir tane yeni bir şey duyan oldu mu? Bir tane kanıt var mı? '-mış'ları, -muş'ları' yazmışlar. Bu arada Erdoğan da suçüstü yakalandı. İddianamede ahtapot olduğunu, kolları olduğunu söylüyordu. Ben de ona ahtapotu ve kollarını göstermiştim. O günden beri söylemiyordu, biliyorsunuz. Ama bunun Akın Gürlek'in kendisini brife ettiğini, hep söyleniyor ya İstanbul'a indiğinde havaalanında karşılıyor, içeride kapıda bakanlar bekliyor, içeride baş başa görüşüyor. Gizlilik var, yargı ile yürütme arasında güya kuvvetler ayrılığı var. Ya Akın Gürlek gidiyor Erdoğan'a, 'Efendim ahtapot diyebilirsiniz' diyor, o diyor ya da Erdoğan Akın Gürlek'e bir ahtapot tarif ediyor, 'Böyle bir şey yaparsan iyi olur' diyor. İkisi de birbirinden sorunlu. Erdoğan'a gizli soruşturma hakkında ayrıntılı bilgi veren savcı ya da savcıya nasıl bir iddianame istediğini söyleyen yürütmenin başı. Bir hukuk devletinde buna ne denilebilir? Geçmişte 'Bu dosyaları ayırın' deyince, 'Olmaz öyle şey 'ahtapot' dedirttik adama' dediklerini ben söylemiştim burada. Şimdi o ahtapotu iddianameye yazmışlar ama bir şey var. Hani ahtapotun kolları bütün Türkiye'ye uzanıyordu? Bütün Türkiye'ye uzanıyordu. İddianamede 'Şehrimiz İstanbul'un her tarafına uzanıyor' yazmış. Orada bile 81 vilayetten 80'inde bir geri adım, bir kendi kendinin ifadesini yalanlama var. Baştan aşağıya iddianame kendini ihbar eden, talimatla yazıldığını gösteren, bir kişiye husumet duyduğunu gösteren, bir partiye husumet duyduğunu gösteren ve bunun altını doldurmaya çalışırken eline yüzüne bulaştıran bir evraktan ibarettir.'

Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Siyasette nezaket dersini almayı unutanlar var. Bunların en başında da CHP'nin Genel Başkanı geliyor' sözünün sorulması üzerine, şöyle konuştu:

Mahkemeden Ahmet Özer'e tahliye
Mahkemeden Ahmet Özer'e tahliye
İçeriği Görüntüle

'Türk siyasetinin görüp göreceği en küfürbaz figür kendisi çünkü. Benim geçen hafta kendisine yönelik değil ama bu trollerin saldırılarından sonra aileye, Dilek Hanım'a, çocuklara: 'İtine, köpeğine sahip çık' demiştim. Bunu söylüyor. Bu lafı 2022 yılında 'Ey Kılıçdaroğlu itine, köpeğine sahip çık. Havlamasınlar. Susturmazsan susturmasını biliriz. Kudurmuşlar' lafı kendine ait. Burada Sayın Bahçeli ile Erdoğan'ın birbirine söylediği lafları söylesem yüzünüz kızarır, sizin okuduklarınızdan iki kat daha fazladır. Bundan sonraki süreçte de Erdoğan bizim güç elde ettiğimizde hangi nezakette olduğumuzu bilir. Kendisi seçimi kazandığı akşam Üsküdar'da ilk bulduğu yarım yamalak bir otobüsün tepesinden 'Bay Kemal, Bay Kemal' diye dalga geçiyordu. Ben seçim kazandığımda 'Kimse bunu başkasının mağlubiyeti olarak görmesin, kimsenin hezimeti olarak görmesin. AK Partili, MHP'li komşularınızı üzmeyin. Korna çalmayın, davul vurmayın. Biz zafer kazanmadık, görev aldık' demiştim. O kazandığı seçimden sonra 'Atı alan Üsküdar'ı geçti' diye hem de seçimdeki hilelere itirazlar söylenirken mavra yaparken, biz 'Belediye başkanlarının cebindeki anahtar belediyenin kasasının, kapısının anahtarı değil, Türkiye'nin güzel yarınlarının anahtarıdır' diyecek ahlaktayız. Biz kazandığımız seçimden sonra kendisine 23 yıl boyunca hiç partimize bayram telefonu açmamış, bayram telefonu açan, partisinde kendisini ziyaret eden, nezaketle 'Millet aç, yoksul. Yerelde biz, genelde siz bu millete hizmet edelim, doğrusunu yapalım. Anayasaya uyalım ve zulmü bitirelim' diyen kişiyim. Biz o süreçlerde 'Normali bu' demiştik, o 'Yumuşama' diyordu. Sertlik gerekince nasıl sertleşeceğimizi, yumuşaklık gerektiğinde kendisinin nasıl yumuşak davrandığını gördük. O zoru görünce Kenan Evren karşısında yumuşayan, garibanı bulunca atanamayan öğretmene 'Yalan atıyorsun' diye üstüne laf söyleyen, söz söyleyen biridir. Ondan alınacak siyasette nezaket dersi, insanı olsa olsa Erdoğan'ın seviyesine indirir. Erdoğan'ın seviyesine inersem siyasette, çıkarken vurgun yerim.'

Kaynak: RSS