Müsavat Dervişoğlu’ndan kürsüde Erdoğan’a ‘Öcalan’ sorusu

» Büyük Manşet » Müsavat Dervişoğlu’ndan kürsüde Erdoğan’a ‘Öcalan’ sorusu

Müsavat Dervişoğlu, hakim ve savcı atamalarında AK Partili Özlem Zengin’in, Cumhurbaşkanı Eroğan’a yeğenini takdim etmesine tepki gösterdi.

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, hakim ve savcı atamalarında AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin‘in, Cumhurbaşkanı Eroğan’a yeğenini takdim etmesine tepki gösterdi.

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu;

“İktidar Türkiye’yi yönetmemektedir. Meselenin aslı astarı nedir? Kimin elinde esirsiniz? Başınıza gelen şey nedir? Çıkın bu mevzuyu bize bir anlatın!” ifadeleriyle seslendi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in, Saray’daki Adli Yargı Kura Töreni sırasında yeğeni olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tanıştırmak istemesini eleştiren Dervişoğlu;

“Bu utanmazlık festivalinin yansımasıdır” dedi.

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

50 binin üzerinde insanımız canını kaybetti. 107 binin üzerinde kişi yaralandı, birçoğu ömür boyu taşıyacağı hasarlar aldı. Yüzbinlerce insan yakınlarını, ev ve iş yerlerini yani yuvalarını ve ekmek teknelerini kaybettiler. Halen sayılarını bilmediğimiz ama en az 2 milyonun üzerinde yurttaşımızsa memleketlerinden, doğup büyüdüğü, atasının mezarının olduğu topraklardan uzaktalar. Ölenlere bir kere daha rahmet, kalanlara ise sabır ve selamet diliyorum. 2023 yılında meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden 11 ilimiz, 14 milyon insanımız etkilendi. En az 518 bin konut doğrudan yıkıldı veya ağır hasar aldı. Bundan çok daha fazlası ise kullanılamaz hale geldi.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, 850 bin konut ve işyeri yapılacağını söyledi. Bunların da 319 binini, 1 yıl dolmadan teslim edeceğini defalarca, medyada ve meydanlarda anlattı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Kurum’un ve Erdoğan’ın, geçen hafta itibariyle açıkladığı verilerden 201 Bin 688 bağımsız bölümün teslim edildiğini öğreniyoruz. Bunların ne kadarının altyapısının, yolunun, suyunun, elektriğinin mutfak, banyo gibi yaşamsal birimlerinin gerçekten tamamlanıp, tamamlanmadığını tahmin etmekse zor değil. İnşaat ihalelerinin, kapı, pencere, boya, altyapı gibi alt ihalelerin nasıl yapıldığını da aşağı yukarı biliyoruz.

Peki bir bakalım, verilerini gerçek, evleri ise kullanıma hazır varsayalım, depremin üssü olan şehirlerimizde ne kadar ev lazımmış ne kadarını yapmışlar? Hatay’da 254 bin ev yapacağız demişler. 45 bin teslim etmişler. Maraş’ta 112 bin yapılacakmış, 34 bin teslim edebilmişler Malatya’da ise 103 bin konut yapacağız demişler, şimdiye kadar sadece 26 bin vatandaşımıza konut teslim etmişler. Kısaca, 1 yıl içerisinde teslim edeceğiz dedikleri sayının yarısına 2 yılın sonunda ulaşabilmiş değiller. Yani 850 bin konut ve işyeri yapacağız demişler. Buna karşılık bunun sadece 200 bini yani dörtte birinden daha azı yapılmış durumdadır. Başarı oranları budur. yüzde 23.

Bu iktidar işgal ordusu gibi, sömürge şirketi gibi, manda idaresi gibi bu büyük milletin kanını emmektedir. Devlet bir grup rantiyecinin elinde oyuncağa çevrilmiş, devletin tüm kurumları ahbap – çavuş ilişkisine teslim edilmiştir. Geride bıraktığımız her hafta şaşırma eşiklerimiz aşılmakta, geleceğimizin geçmişten daha karanlık olacağının sinyali bu iktidar tarafından verilmektedir.

Bu minvalde son rezalet, tüm Türkiye’nin gözü önünde, canlı yayında cereyan etmiştir. 30 Ocak 2025 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ‘Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni’ vesilesiyle Yaşadığımız çürümenin utanç niteliğindeki tablosu ortaya çıkmıştır. Bu tablo vatandaşımızın, neden, ‘Can, mal, namus’ güvenliğinin kalmadığını da tüm renkleriyle anlatmaktadır. Çünkü, ‘Derdini anlattığı kadı’, kendisini dinlemek yerine, AK Parti genel başkanına sırıtmakla meşguldür. Evet, bu tören sırasında, dikkat ediniz, tören, AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının ev sahipliğinde düzenlenen hakim-savcı kura törenidir. Aynı kişinin atadığı sözde Adalet bakanı oradadır.

Bütün bunlar, ‘yetmez ama evet günlerinden’, FETÖ döneminden mirastır. Tören esnasında AKP Grup Başkanvekili, Hakim ve savcılar arasında bulunan ‘yeğenini’ Cumhurbaşkanı’na tanıtmak istiyor, anons ederek ayağa kaldırıyor ve cumhurbaşkanına selam vermesini istiyor. Ve yeğenine göya iyilik ettiğini düşünerek, ola ki bileğinin hakkıyla girdiyse de büyük bir töhmete sokuyor. ve bileğinin hakkıyla girenler varsa, onları da yerin dibine sokuyor, onları ve tüm dürüst yargı mensuplarını da zan altında bırakıyor.

Bu hadise Ortaçağ prensliklerinde bile olmayan, bir utanmazlık festivalidir. Her gün bir diğer torpil ve hak gaspı rezaletinin yaşandığı Türkiye’de, Bunu yapabilmenin adı nedir bilmiyorum! Maalesef AKP’nin saray sultasında, bu gibi hiçbir rezalet ve utanmazlık artık münferit ve şahsi değildir, tamamen sistematiktir. Eğer söz konusu grup başkanvekilinde veya orada bulunan iktidar mensuplarında azıcık bir utanma duygusu olsaydı hakimlik-savcılık sınavında ilk 115’e girmesine rağmen mülakatta elenip intihar eden Mert Akdoğan’ı hatırlayıp yüzleri kızarırdı.

İktidar artık şirazeden çıkmıştır. Bugün artık sandığın kendisi dahi tehlike altındadır. Kural, nizam, örf, adet, devlet geleneği tanımaz iktidar, Kendisine muhalif olan bir sivil toplum örgütünü yargı yoluyla, yargı yolu uzarsa yeni yetkiler tanıdığı idari yolla yani kısacası, devletin tüm imkanları ile yenmeye, sindirmeye çalışmaktadır. Toplumu nefessiz bırakmak, demokratik ilkeleri ortadan kaldırmak için, DDK gibi yapıları süper yetkili hale dönüştürerek muhalefet üzerinde baskı oluşturmakta, Resmen muhaliflere DDK Kılıcı sallamaktadır.

BOP eş başkanıyım diye ilan ettikleri günden bir adım geri düşmediklerini, FETÖ ile birlikte, TSK’yi yargılamaya kalktıklarındaki cüretten hiçbir şey kaybetmediklerini, dün çözüm süreci diye yürüttükleri Türkiye’yi çözerek, parçalama arzularından Hiçbir şey yitirmediklerini bir kere daha en üst perdeden haykırmışlardır” diyen Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Bu hamle, Türk ordularını terhise zorlayan işgal komutanları ve işbirlikçilerinin yaptıklarıyla bir ve aynı şeydir. Armasında Mustafa Kemal olan Harp Okulu öğrencilerinin ve armasında Mustafa kemal olan Kara Kuvvetlerinin mensuplarının Mustafa Kemal’in askerleriyiz demelerini sindiremediler. Sarayın değil, Türk vatanını, Bir avuç utanmaz azınlığın değil, Türk Milletini, Kayıtsız ve Şartsız öncelikle Türk devletini korumaya yemin etmeleri kendi isimlendirmeleriyle iç cepheye zor geldi.

Tesadüf değildir ki, Meclis’teki Öcalangillerden bir vekil, teröristbaşının akrabası ve sözcüsü olarak İmralı’nın şu notunu iletti herkese: ‘Bu mesele çözülürse yaşam kapısı herkese açılır. Bu mesele çözülmezse Türkiye Anadolu’ya çekilir ve cehennemini yaşar.’ Dün ise Öcalangillerden bir genel başkan, ‘Sayın Bahçeli yürütmenin başı değil. Yürütmenin başındaki Erdoğan’a büyük adım düşüyor. Artık top Erdoğan’da’ demiştir. Evet röportaj ve beyanat aynen bu şekildedir. Şimdi ben buradan, akıllarını ve izanlarını yitirmiş ihanet planlarını canhıraş uygulayan, adeta zamanla yarışırcasına çırpınan bu derbederlere ve onların en başındaki AKP genel başkanına soruyorum: Sizi, Teröristbaşı Öcalan’ı kurtarıcı görecek hale getiren hangi olaylara karıştınız?

22 yıldır yaptırmadığınız, yaptıramadığınız, Ve şimdi yapılırsa asrın mucizesi diye sattığınız meselenin aslı astarı nedir? Kimin elinde esirsiniz? Başınıza gelen şey nedir? Çıkın bu mevzuyu bize bir anlatın! Anlatın ve eğer bu kasıtlı bir ihanet değil de, içine düştüğünüz bir bataksa, Ve siz bu bataktan çıkmak pahasına, Türkiye’yi oraya atıyorsanız itiraf edin. Gelin Türk milleti olarak sizi de kurtaralım. Düşmana değil, Cumhuriyet’in Türk çocuklarına teslim olun!

 

KAYNAK: Cumhuriyet