KRONİK HASTALIKLARIN GÖRÜNMEYEN PSİKOLOJİK YÜKÜ: RUH SAĞLIĞI TEDAVİ SÜRECİNİN AYRILMAZ BİR PARÇASI OLMALI
Dr. Yılmaz, kronik hastalığı olan bireylerde kaygı bozukluğu ve depresyon geliştirme olasılığının genel nüfusa göre daha yüksek olduğunu vurgulayarak, bu durumun tedavi sürecindeki önemine dikkat çekti.
Dr. Yılmaz'ın aktardığı bilgilere göre; kronik hastalığın getirdiği çaresizlik, umutsuzluk ve geleceğe dair belirsizlik duyguları yaygındır. Özellikle bağımsızlığın yitirilmesi ve başkalarına bağımlı hale gelme durumu, hastanın özgüven kaybına yol açarak depresyonu tetikleyebilir. Hastalığın kötüleşeceği, tedavilerin işe yaramayacağı endişesi, randevular ve testler ise sıklıkla kaygıya neden olmaktadır. Ayrıca, sürekli ağrı, yorgunluk ve kaygı nedeniyle uyku düzeni bozuklukları da yaygın görülen sorunlardandır.
Duygusal Tepkiler Normal, Süreklilik Tehlikeli
Uzman Dr. Yılmaz, kronik bir tanı karşısında yaşanan inkâr, öfke, anksiyete (kaygı) ve depresyonun, hastanın yeni yaşam durumuna uyum sağlama sürecinin doğal ve beklenen duygusal tepkileri olduğunu ifade etti. Ancak bu tepkilerin geçici olması ve kişinin günlük işlevselliğini ciddi şekilde bozmaması gerektiğinin altını çizdi. Bu duyguların uzun süre devam etmesi, tedaviyi engellemesi (randevulardan kaçınma gibi), sosyal izolasyona yol açması veya intihar düşünceleri gibi belirtilerle görülmesi sağlıksız kabul edilir. Kaygının panik ataklara dönüşmesi, öfkenin saldırganlaşması veya depresyonun kişinin yaşam ritmini tamamen durdurması, acil profesyonel ruh sağlığı desteği alınması gerektiğini gösteren kritik işaretlerdir.
Bakım Verenlerin Tükenmişliği Önlenmeli
Dr. Nuryıl Yılmaz, kronik hastalığı olan birine bakım veren kişilerin ruh sağlıklarının sıklıkla göz ardı edildiğine dikkat çekerek bu kişilerin de desteklenmesi gerektiğini belirtti. Bakım verenlerin yaşadığı suçluluk, öfke ve izolasyon duygularını yönetebilmesi için öncelikle profesyonel yardım (bireysel terapi, destek grupları) almaları önerilmektedir. Tükenmeyi önlemek adına tüm sorumluluğu üstlenmekten kaçınmaları, yardım istemeyi öğrenmeleri ve bakımdan bağımsız küçük molaları rutinleştirmeleri gerekmektedir.
Psikolojik Dayanıklılık Teknikleriyle Hayata Tutunma
Kronik ağrı ve günlük kısıtlılıklarla mücadele eden hastaların ruh sağlığını koruması için gündelik dayanıklılık (resilience) teknikleri öneren Dr. Yılmaz, bu tekniklerin ağrıyı bir düşman olarak görmek yerine onunla olan ilişkiyi değiştirmeye odaklandığını ifade etti. Bu tekniklerin başında Kabul (Acceptance) ve Farkındalık (Mindfulness) gelmektedir; bunlar, ağrıyı yargılamadan mevcut bir duyum olarak deneyimlemeyi ve nefes farkındalığı ile sinir sistemini sakinleştirmeyi öğretir. Ayrıca, enerjiyi sınırlı bir bütçe olarak gören ve ağrı başlamadan önce önleyici molalar vermeyi içeren Tempo Belirleme (Pacing) esastır. Bilişsel Yeniden Çerçeveleme yoluyla ise olumsuz düşünceler sorgulanarak daha gerçekçi ifadelerle değiştirilir ve küçük başarılar not edilerek öz-yeterlilik güçlendirilir.
Ne Zaman Uzmana Başvurulmalı?
Dr. Yılmaz, duygusal zorlanmanın artık başa çıkma becerilerini aştığını gösteren en önemli göstergenin, duygusal zorlanmanın kişinin günlük işlevselliğini ve hastalık yönetimini ciddi ve uzun süreli olarak bozması olduğunu vurguladı. Ciddi ve uzun süren depresyon belirtileri, sosyal izolasyon, kontrol edilemeyen anksiyete, hastanın tedavisini kasten ihmal etmesi, bakım verende kronik öfke ile tükenmişlik ve intihar düşünceleri gibi belirtilerden herhangi birinin gözlemlenmesi durumunda, derhal psikolojik destek alınması zorunludur.





