Kırık kalp sendromu

» Bilim & Teknoloji » Kırık kalp sendromu

(Takotsubo kardiyomiyopatisi) yaklaşık %90 oranda 60 yaş üstü kadınlarda, çoğunlukla da Kafkas veya Asya kökenlilerde görülmektedir.

Bir Japon bilim adamı tarafından isimlendirilen, ilk duyulduğunda kulağa psikolojik bir rahatsızlıkmış gibi gelen kırık kalp sendromu, (Takotsubo kardiyomiyopatisi) yaklaşık %90 oranda 60 yaş üstü kadınlarda, çoğunlukla da Kafkas veya Asya kökenlilerde görülmektedir. Kalp krizi şüphesi ile başvuran hastaların sadece %1-2’sinde saptanmıştır.

En önemli neden ani ve ağır stres ile üzüntülerdir. Çok sevdiği bir kişinin kaybı, boşanma, kaza, iflas, ayrılık, yoğun korku, doğal felaket gibi büyük travmalar sonrasında ortaya çıkan ve geçici olarak kalp kasını zayıflatabilen bir hastalıktır.

Ancak farklı bir hastalığı tetikleyebileceğinden, tedavisi sağlanmadığı ve geç kalındığı durumlarda hayati tehdit oluşturabilmektedir. Ani göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile ortaya çıkan bu durum, kalp damarları sağlıklı birinde bile kalp krizine yol açarak, kalpte geçici olarak balonlaşmaya yol açabilmektedir. Bunun sonucunda da kalbin bir bölümü etkilenmekte ve kanın pompalanması işlevi geçici olarak kesintiye uğramaktadır.

Daha önce hiç kalp rahatsızlığı yaşamamış olan kişilerde de görülebilen bu sendrom, kalp ritminde normal olmayan atımlar (aritmi) ya da kalbin aniden zayıflaması ile, vücudun ihtiyaç duyduğu miktarda kanı vücuda pompalayamaması sonucu kardiyojenik şok ile ortaya çıkabilir. Zaten kalp krizi vakalarındaki en yaygın ölüm nedenlerinden birisi de bu kardiyojenik şoklardır.

Ani başlayan göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi ve bayılma gibi temel belirtilerle, özellikle son 1-5 gün içerisinde psikolojik veya fiziksel stres yaşayanların, zaman kaybetmeden bir kardiyoloji uzmanına başvurmaları gerekmektedir.

Aynı belirtileri gösterseler de kalp krizi ile kırık kalp sendromu birbirinden oldukça farklıdır. Kırık kalp sendromunda belirtiler, bir tür travma veya stres gibi yoğun duygusal tepkilerin ardından birdenbire ortaya çıkabilirken, kalp krizinde durum böyle değildir.

Elektrokardiyografi sonuçları, kalp krizi geçiren hastalara kıyasla farklıdır, kan testleri kalp krizindeki gibi kalp hasarı belirtisi göstermez, kalbi besleyen damarlarda tıkanıklık belirtisi görülmez ve kalp krizi için bir ay veya biraz daha uzun olan iyileşme süresi, kırık kalp sendromunda çok daha kısadır.

Duygusal olanların yanı sıra yoğun fiziksel stres de kırık kalp sendromuna yol açabilir. Şiddetli acıya neden olan bir durum veya çok yorucu bir fiziksel olay, astım atakları, nefes almada zorluk, inme, yüksek ateş, düşük kan şekeri, yüksek derecede kan kaybı, ameliyat gerektiren ciddi sağlık sorunları ani fiziksel stresörlere örnek olarak verilebilir.

Fiziksel ve duygusal stres durumunda vücut kendini korumak için, adrenalin, noradrenalin, epinefrin ve norepinefrin gibi çeşitli hormonlar salgılar. Bu hormonların kırık kalp sendromuna neden olup olmadığı veya ne derecede etken olduğu konusundaki araştırmalar günümüzde halen devam etmektedir.

Hastalarda kırık kalp sendromu teşhisi konulması durumunda genellikle destekleyici tedavi uygulanır. Hastanın durumuna göre değişmekle birlikte, tedavi genellikle ilaç tedavisi uygulanarak akut bulguların giderilmesi şeklinde olup, sendromun tekrarlama ihtimaline karşı koruma amaçlanır.

Damar sertliği de bulunan hastalarda genellikle Aspirin benzeri bir kan sulandırıcı kullanımı önerilir. Hastalığa ilişkin uygulanması önerilen, tedavi gücü tam olarak kanıtlanmış uzun süreli bir tedavi planı mevcut değildir. Hastalığın düşük de olsa tekrarlayabilme olasılığı bulunduğundan, beta blokör olarak adlandırılan ilaçlar belirli bir dozda ve sürekli olarak kullanılabilmekte, kandaki adrenalin düzeyinin kontrol altında tutulması sağlanabilmektedir.

Sağlıkla kalın !..