Romandaki mektupların tamamen kendi kurgusu olduğunu da dile getiren Karakuş, sadece dil ve anlatım bakımından o dönemi yansıtmaya çalıştığını vurguladı.
1931-1938 yıllarını anlatan romanı için Cumhuriyet tarihini çok iyi bilmek gerektiğinin altını çizen Karakuş;
"Cumhuriyetin devrimlerini, Türkiye’ye getirdiği yenilikleri, insanımıza sağladığı olanakları gözler önüne sermek gerekiyordu. Bugünkü yaşadığımız koşulları, kim nerede nasıl yaşıyorsa yaşasın Cumhuriyete borçludur. Bunu romanda da anlatmaya çalıştım" diye konuştu.
Roman yazım tekniği hakkında da konuşan Hidayet Karakuş;
"Biz romanı Batıdan aldık. Özellikle Tanzimat sonrası romanlar, Batıdan aldığımız klasik romanın yapısı içindedir. Ama yazdıkları konular anlattıkları insanlar, bizim insanlarımızdır. Ben diliyle, anlatımıyla, kurgusuyla, anlattığı gerçekliği ile bizim olan Türk romanını yazmaya çalıştım. Örneğin Yaşar Kemal’de bu vardır. Ortaya koyduğu romanların, batıdan ayrılan farklı bir yanı vardır. Ben de bizim romanımızı yazmak istedim" dedi.
Söyleşi sonunda gelen soruları da yanıtlayan Hidayet Karakuş, okuyucuları için kitaplarını da imzaladı.




