Ana muhalefet partisi CHP’yi karıştırmak, parti içerisindeki tarafları birbirine düşürmek için “amansız” bir operasyon sürdürülüyor… Partinin İstanbul il kongresinden tutun da kurultayına kadar bir şaibe iddiası aldı başını gidiyor… İddia ne? İstanbul il kongresinde ve kurultayda, “parayla delege” satın alınmış ! Dolayısıyla “haksız “ bir rekabet yaşanmış ve sonuç “ahlaki” olmaktan çıkarak, parti içinde belli bir kanada menfaat sağlanmış… Dolayısıyla, kurultayın iradesi sakatlanmıştır ve geçersiz sayılmalıdır. Peki, kanıt nedir? Kanıt, davacı olan 3 kurultay delegesinin iddiaları… Belge var mı? Efendim, “rüşvetin belgesi” mi olurmuş… Gelinen noktada talep edilen; kurultayın hukuktaki tanımı ile “mutlak butlan” sayılması, yani yok kabul edilmesi… Böylece, parti yönetiminin 4-5 Kasım 2023 öncesi Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibine devredilmesi… Bu arada düzenlenen 21’inci olağanüstü kurultayın da geçersiz sayılması… Olacak şey değil… Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi bir partiye dayatılan ve yakışmayan bir süreç. Bu konuda açılan davanın 30 Haziran 2025 günü Ankara’daki sonuçlanması bekleniyor… Hukukçulara göre; ilk bakışta mahkemenin bu davayı reddetmesi lazım ! Ancak, AKP iktidarı “kendi siyasi çıkarı adına” yargıyı öylesine kullanıyor ki bu beklentiye güvenilmesi mümkün değil. O halde ne yapmak lazım? Geçen gün CHP’nin eski “ağır toplarından” Kemal Anadol’un gündeme getirdiği formül hiç de yabana atılacak bir öneri değil. Sonuç olarak, sorun İstanbul il kongresine düğümlendiğine göre; CHP’nin İstanbul örgütü dışındaki kurultay delegeleri, imzalarıyla tüzüğün 48/5’inci maddesi kapsamında olağanüstü seçimli kurultaya çağırmasıdır. Böylece bu kurultayın iradesi tartışılmaz olur ve CHP bu kıskaçtan kurtulur. Esas sorun ise; bu formül de “baskın iktidar gücünün hakim olduğu” yargıda kabul görmemesi halinde ne olacağı ? Bunu da bayram sonrası ilk yazıda anlatacağız. Kurban Bayramı’nın, ülkemize, sağlık, barış ve huzur getirmesini diliyoruz.

Kaynak: RSS