Türk halkı, 'istikrar, refah ve kalkınma' vaadiyle 3 Kasım 2002'de iş başına gelen AK Parti iktidarında, 23 yıl sonra yüksek enflasyon, rekor döviz kuru, eriyen maaşlar ve derinleşen yoksullukla karşı karşıya
Mürvet KUBAY - ÖZEL HABER
AK Parti'nin 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyerek iktidara gelişinin üzerinden 23 yıl geçti. Erdoğan'ın bu sözü, Türkiye'nin hem ekonomik hem de toplumsal olarak köklü bir dönüşüm sürecine gireceğinin işaretiydi. Ancak bugün geriye dönüp bakıldığında, 'değişimin' bedelinin halkın sofrasında, cebinde ve yaşam kalitesinde ağır bir şekilde hissedildiği görülüyor.
3 Kasım 2002'de iktidara gelen AK Parti, Türkiye'ye 'istikrar, refah ve kalkınma' vaadiyle yola çıkmıştı. 23 yıl sonra aynı ülke, yüksek enflasyon, rekor döviz kuru, eriyen maaşlar ve derinleşen yoksullukla karşı karşıya. Erdoğan'ın 'artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözü, bugün vatandaşın cebinde farklı bir anlam bulmuş durumda.

23 yılda borç katlandı
2002'de 131.8 milyar dolar olan Türkiye'nin dış borç stoku, 2025 itibarıyla 547.7 milyar dolara yükseldi. Bu, 23 yılda yaklaşık 4 kat artış anlamına geliyor. Aynı dönemde iç borç stoku da 32.2 milyar dolardan trilyonlar seviyesine çıktı. Emeğin milli gelirden aldığı pay 2002'de yüzde 31 iken, bugün yüzde 25'e geriledi. Türkiye'nin kişi başı gelir sıralaması da bu süreçte dünya 66'ncılığından 81'inciliğe indi. İşsizlik yüzde 8.5, geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 29.7 seviyesinde.
2002 umut yılları
Ekonomik krizden yeni çıkan Türkiye, AK Parti iktidarının ilk döneminde görece istikrarlı bir tablo çizdi. Düşen enflasyon, artan yatırımlar ve Avrupa Birliği (AB) süreci, halkta güven yarattı. 2002'de asgari ücretle çalışan biri maaşıyla 400 ekmek ya da 60 kilo et alabiliyordu. Bugün o tablo sadece arşivlerde kaldı.
1
2013 zirve ve kırılma noktası
Gezi Direnişi yılı olan 2013, ekonomide 'altın çağ' olarak anılsa da, bu dönem Türkiye için bir dönüm noktasıydı.
 Kutuplaşma arttı, adalet sistemi zedelendi, dış yatırım yavaşladı. Ekonomideki ivme yerini 'güven kaybına' bıraktı.
 Bir zamanlar 1.9 TL olan dolar, bugün 42.06 TL.
2025 gerçeklerle yüzleşme
Bugün ise tablo çok daha ağır.
 Ekmek 15 TL, kırmızı et 650 TL, çeyrek altın 9 bin TL. Asgari ücretle çalışan biri artık maaşıyla 1473 ekmek ya da 34 kilo et alabiliyor.
 Vatandaşın birikimi eridi, borç yükü arttı. 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözü, halkın cebinde acı bir gerçeğe dönüştü.
Bir diğer hesap, altın hesabı: 2002 yılında en düşük emekli aylığı ile 8.5 çeyrek altın alınıyordu. Bugünkü değeri 70 bin 550 lira. Altın hesabına göre de 2002 yılından bugüne kadar geçen 23 yılda, emeklinin alım gücünün yüzde 76'sı buhar olmuş.
23 yılın en büyük fiyaskosu
AK Parti'nin 23 yıllık iktidarında büyüme, betona ve borçlanmaya dayalı bir modelle sürdürüldü. Üretim azaldı, ithalat arttı, tarım çöktü.
 Köylü traktörünü satarken, kentte vatandaş kredi kartıyla ay sonunu getirmeye çalışıyor.
Bugün ekonominin geldiği noktada, Erdoğan'ın 2002'de söylediği 'artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözü, sofralarda eksilen ekmek, kasap reyonunda eriyen et, televizyonda izlenip alınamayan altın olarak yankılanıyor.
Halkın cebindeki boşluk
AK Parti 23 yılda Türkiye'yi köklü biçimde dönüştürdü; ancak bu dönüşüm refah değil, yoksullaşma getirdi. Bugün 'değişim' söylemi, milyonlar için sadece fiyat etiketlerinde gerçek oldu. Vatandaş için 'eskisi gibi olmayan' tek şey artık yaşamın maliyeti.
Kaynak: TÜİK, ENAG, DİSK-AR, Dünya Bankası, Kuyumcular Odası verilerinden derlenmiştir.
Halkın Sofrasında Gerçek Enflasyon
TÜRK-İŞ verilerine göre (Ekim 2025):
-Açlık sınırı: 28.412 TL
-Yoksulluk sınırı: 92.542.07 TL
-Asgari ücret: 22.104.67 TL
Bir ailenin sadece kira, fatura ve mutfak giderleri bile asgari ücreti aşıyor.
 'Çalışan yoksullar' dönemi, AK Parti'nin 23 yıllık ekonomi mirasının en acı özeti oldu.
Ekmek, Türkiye'de artık simgesel bir ölçü birimi:
 2002'de 25 kuruş olan ekmek, 2025'te 15 TL.
 Yani 23 yılda ekmek 59 kat zamlandı.
 Çeyrek altın ise 250 kat arttı.
            
            



