Asu Kaya: Kız çocukları için susmayacağız

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya: 'Hiçbir kız çocuğu 'keşke başka bir ülkede doğsaydım' demeyene kadar susmayacağız'

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü dolayısıyla partisinin genel merkezinde basın açıklaması yaptı. Kaya, açıklamasında şunları söyledi:

'Bugün, bu ülkenin geleceğini inşa edecek kız çocuklarının sesine ses verme günü. Ancak maalesef her geçen gün bir kız çocuğunun sesi kısılıyor; çocukluğu elinden alınıyor. Her kız çocuğu güven içinde yaşama, eğitim alma ve korunma hakkına sahiptir. Ne var ki bu haklar, ülkemizde giderek yok sayılıyor. Çocuklara yönelik davalarda verilen kararlar, cezasızlığın hâkim olduğunu gösteriyor.

Örneğin sekiz yaşındaki Narin Güran'ın davasında geçen hafta Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, suçluyu kayırma suçundan ceza alan 12 sanık ve üç çocuğa verilen hükümleri bozdu. Üç sanığın tahliyesine karar verildi. Narin'in ölümüne ilişkin dosya bir kez daha bekletici hâle geldi, adalet ertelendi. Gözler hâlen Yargıtay'dadır; kesin karar verilmemiştir. Narin'in sesi hâlâ yankılanmalı ve sorumlular adaletin önüne çıkarılmalıdır.

Tıpkı Leyla Aydemir örneğinde olduğu gibi. Dört yaşında kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Leyla'nın davası hâlâ sonuçlanmadı. Yerel mahkeme sanıklar hakkında beraat kararı vermiş, ancak Yargıtay eksik araştırma gerekçesiyle bu kararı bozdu. Dosyada daha önce sunulan ses kayıtları ve analiz edilmemiş delillerin önemi vurgulandı. Bu davalar, devletin kız çocuklarını koruma iradesi göstermediği takdirde adaletin yarım kalacağını ortaya koyuyor.

Elazığ'da dört kız öğrencinin istismarı da 'rıza' denilerek gölgelenmeye çalışıldı. Bu kararlar, toplumun adalet duygusunda derin yaralar açıyor. 12 yaşındaki bir çocuğun 'rıza gösterdiğini' iddia etmek, akla, hukuka ve vicdana ihanettir. Çocuk, çocuktur; rızası olamaz. Biz bu gerçeği unutturmaya çalışan hiçbir zihniyete sessiz kalmayacağız.

Türkiye'de 18-45 yaş arasındaki her 5 kadından 1'i çocuk yaşta evlendi. Çocuk yaşta evlenen her üç kadından biri çocuk yaşta anne oldu ve bu kadınların yarısı fiziksel şiddete maruz kaldı. Sadece 2024 yılında 9 bin 354 kız çocuğu evlendirildi. Bu tablo istatistik değil, utançtır. Çocuk gelin değil, çocuk; çocuk anne değil, çocuk. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre çocukların yüzde 25'i hayatlarının bir döneminde fiziksel istismara uğruyor ve cinsel istismar vakalarının yüzde 70'inden fazlası, çocuğun tanıdığı biri tarafından işleniyor. Türkiye'de sadece geçen yıl 40 binden fazla çocuk cinsel istismar dosyası açıldı; ancak binlerce fail hâlâ aramızda dolaşıyor. İktidarın suskunluğu ve adaletin sessizliği, kız çocuklarının güvenliğini tehlikeye atıyor.

İktidar, 2025'i 'Aile Yılı' ilan etti. Peki hangi aileden söz ediyoruz? Kız çocuklarının okula değil, evliliğe zorlandığı, istismar karşısında susmaya zorlandığı bir ülkede hangi aileden ve şefkattan bahsedebiliriz? Bu ülkenin kız çocuklarını korumayan iktidar, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek onların en büyük güvencesini ellerinden aldı. Türkiye, çocuk haklarına dair birçok uluslararası sözleşmeye taraftır; ancak bunların anayasal ve iç hukukta tam yansımaları olmadıkça, sözler kağıt üzerinde kalır. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme, kız çocukları açısından telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına yol açtı, şiddetle mücadeleyi zayıflattı ve koruma mekanizmalarını geri çekti.

Biz, CHP olarak bu sözleşmenin değerini çok iyi biliyoruz. CHP iktidarında İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girecek. Kız çocuklarının hakkı, kağıt üzerinde değil, yaşamın içinde korunacak. Biz çocukların ve kız çocuklarının güvenliğini koşulsuz biçimde koruyan, cezasızlığı ortadan kaldıran, adaleti herkes için erişilebilir kılan bir hukuk düzeni kuracağız. Eğitimden sağlığa, sosyal destekten adalete kadar tüm alanlarda, kız çocuklarının ihtiyaçlarına uygun politikalar üreteceğiz. Okul terkini önleyecek, bursları artıracağız. Her kız çocuğu kendi hayalinin peşinden gidecek; gölgesinde değil, kendi ışığında büyüyecek.

Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Bizim için bu bir kutlama değil, bir mücadele günüdür. Bu mücadele, Narin'in, Leyla'nın, Zehra'nın susturulan her kız çocuğunun mücadelesidir. Biz onların sesi olacağız, adalet arayışlarını yarım bırakmayacağız. Bir ülkenin geleceği, kız çocuklarının ne kadar güvende olduğuyla ölçülür. Adalet, kız çocuklarının gözyaşlarıyla test edilir. Çocuklarını koruyamayan iktidar, meşruiyetini yitirir. Kız çocukları korkuyla değil, umutla büyüyecek, evliliğe değil, eğitime yönlendirilecek ve kendi sesleriyle geleceğini kuracak. Biz varız, biz buradayız ve değiştirmeye geliyoruz. Adalet yerini bulana, hiçbir kız çocuğu 'keşke başka bir ülkede doğsaydım' demeyene kadar susmayacağız, durmayacağız.'