Özgür Özel’in açıklamalarının satır başları şu şekilde:
TBMM’nin 104. kuruluş yıldönümünü birlikte kutladık. Birileri aksini söyleyip tarihi bir gaf yapmış olsa da bu Meclis dünyada tek sandıkla demokrasiyle kurulmuş bir Meclis’tir. Bu ülke Meclis’ten sonra kurulmuştur. Bu Meclis savaşı yürütülmüş Cumhuriyeti ilan etmiştir. Savaş koşullarında Meclis’te bulunan mebusların gündemi ile ilgili bir bilgiyi paylaşmak isterim. 1921 yılında TBMM’de Yazı İşleri Sorumlu Müdürü Necmettin Sahir Bey mebuslara anket yapar. 1921’de yazı işleri müdürü anket yapar. Hatta Atatürk ve İnönü’ye de teklif eder. Atatürk der ki “Abe çocuk zaten eser bizim eserimizdir” der. Bütün mebuslar yanıtlar hiçbir yerde yayınlanmaz. 1992’de vefat edene kadar bilinmez. Ama o anket sonuçları 2004 yılında Meclis kayıtlarına girer.
Şimdi o ankette en çok yanıtlanan soruyu paylaşayım. Çok sayıda vekil o ankete ” Kazanılacak olan Milli istikbal mücadelemizin bereketli ve verimli olması neye bağlıdır soruna en çok verilen yanıt adalet , adil yönetim ve yasaların egemen kılınması der. Ankete verilen en çok ikinci yanıt ekonomik gelişmeler olacaktır der. Cumhuriyetimizin kurucu kadroları bu beklentileri karşılamak için çalıştı. Genç cumhuriyetimizin ilk 15 yılda yüzde 196 büyümesini sağladılar. Ancak Cumhuriyetin ilk dönemdeki devrimci anlayıştan uzaklaşan Türkiye yanlış politikalar soncunda yerinde sayan sorunlarını aşmayan bir ülke haline geldi ve son 20 yılda bunu iliklerimize kadar hissettik. 1921’de yapılan anketten çıkan toplumsal beklentiler milletvekillerinin daha Cumhuriyet ilan edilmeden bu millet ne ister ‘ Adalet iyi yönetim ve yasaların hakimiyetini ister ve ekonomik gelişmeler iyiye gitsin ister denmişti.” hala daha sorulduğunda anketteki en üstte çıkan iki cevap budur. O yüzden zengin ve adil bir Türkiye’yi inşa etmenin yolu üç alanda adaleti sağlamaktan ibarettir.
Önümüzde 1 Mayıs geliyor. 1 Mayıs Taksim’de kutlanması gereken hak olan işçi bayramıdır. Ve 1 Mayıs’ta işçiler Taksim’e çıkmak, Taksim’de kutlamak Kanlı 1 Mayısların yasını matemini gelecekteki güzel günler için mücadeleyi orada yaşamak istiyorlar. Bir zamanlar Taksim 1 Mayıs’ta yeniden açıldığında övünenler şimdi yasaklıyorlar, izin vermiyorlar. Taksim’e gitmek isteyenlerin karşısına dikilip kendisi de birer emekçi olan poliste anayasaya aykırı emirler veriyorlar. Bu konuda DİSK AYM’ye gitti kazandı. Yargı Taksim 1 Mayıs’ta açık olsun derken hala Taksim’i 1 Mayıs’ta kapalı tutmak bir kompleksten bir vehimden boşa bir kaygıdan başka bir şey değil. Egemenliğinizin bayrağı görürseniz ve oraya çıkan insanları size karşı bir şey sanırsanız zaten siz egemen değilsiniz demektir. Oysa o Taksim açıksa işçiler öğrenciler hak arayan herkes istediğinde hakkını arayıp oradan evine dönüyorsa sen muktedirsin demektir. Ordu gücüyle jandarmayla polisle panzerle korunmaya başlandıysa egemenlik elden gitmiş demektir. Öz güvenle işçilere inanarak güvenerek Taksim’i 1 Mayıs’a açın. Kontrol noktalarında DİSK üzerimize düşerse CHP’den birer görevliyle kontrol noktasından başlayarak tansiyonu düşürerek içeriye bir tek 1 Mayıs dışı pankart sokmayarak orayı bir bayrama yakışan kanlı 1 Mayıs’larına yasına yakışır şekilde kutlanmasana izin vermek ve 1 Mayıs’ı sağlimen Taksim’de kutlanmasını sağlamak bugünkü iktidarın kendi için yapabileceği en doğru iştir. Yasaklarsanız engellerseniz, gaz sıkarsanız o zaman belki o gün o meydanın işçilere emekçilere açılmasını bir başka 1 Mayıs’a bırakırsınız o 1 Mayıs’ta artık siz olmazsınız. Şimdi buradan karar alıcılara sesleniyorum. Var mısın ben kefilim orada olacağım. İşçilerle birlikte bir kişinin burnu kanamadan kutlanmasına ve o meydanın boşalmasına kefaleti ben koyuyorum. Taksim’i 1 Mayıs’a açın 31 Mart’ın mesajını aldığınızı anlatın.
Ben 31 Mart’ın birinci partisinin Genel Başkanı olarak, Son genel seçimlerin birinci partisinin genel başkanına diyorum ki, elimizi uzatıyoruz. Elimiz, emekçinin , barışın, öz güvenin elidir, 1 Mayıs’ta Taksim’in kazanılması bu ülkenin yeni iklimine hizmet edecektir. Emekçilerin elini hava bırakmayınız.
Bugün ülkeyi yöneten Erdoğan 2002 yılında Ecevit’i çok sert eleştiriyordu. Diyordu ki “68 bin öğretmen var gelir gelmez atayacağım madem atamayacaksın niye okuttun kardeşim” diyordu. 22 yıllık iktidarının geldiği noktadır. Bu sözlerden 1 yıl sonra iktidar nasip oldu. 22 yılın sonunda bugün Türkiye’de 1 milyondan fazla atanmayan öğretmen var ve bu öğretmenlere kusuru üzerlerine atarak kendilerini masumlaştırarak atanamaman öğretmenler diyor. O gün 68 bin öğretmen varsa Ecevit’in atamadığı bugün Erdoğan’ın atamadığı 1 milyon 100 bin öğretmen vardır atanmayan öğretmen vardır.
Hatay çok yüreğimizi yaktı 6 Şubat’taki yüreğimizdeki yangın sönmez. Hatay’da bir seçim yapıldı büyük hukuksuzluklarla Hatay’ın iradesi gasp edildi. Maalesef aynı örnek AK Parti ve MHP lehineyken sayılan oylar sayılmadı. Geçersiz rakamı farktan büyükse geçersizlere baktılar 15 kat büyüktü bakılmadı. Bir tek torba açılmadı. 3 bin 900 ölüye oy kullandırttılar. Açıp baksalar görecekler kapağını açmadan reddettiler. Tarih önünde kendilerini çok zor bir duruma soktular. Biz Hatay’a sahip çıkacağız. Hatay’ı asla yalnız bırakmayacağız. Önümüzdeki haftalarda Hatay’da belediyeyi ve iktidarı nasıl takip edeceğimizi nasıl yapıcı net ve sert bir muhalefet yapacağımızı. Nasıl Hatay’da bundan sonra gelecek seçimi de öyle küçük farkla değil Hatay’ı yüzde 60 oyla almayı burada ant içiyorum söz veriyorum.