Adam Samson ve Ayla Jean Yackley imzalı haber “Ekonomik dönüşümün üzerinden bir yıl geçse de Türkiye’deki enflasyon krizinin şiddeti sürüyor” başlığını taşıyor.
Kent lokantalarına atıf
Haberde “Kent lokantasının popülaritesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin kapsamlı bir ekonomik revizyon başlattıktan bir yıl sonra yükselen enflasyonu dizginlemekte nasıl zorlandığını gösteriyor” ifadesi yer aldı.
Asgari ücret vurgusu
Politika faizinin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğinde geçen haziranda başlatılan ekonomik revizyondan bu yana yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarıldığının anımsatıldığı haberde, nakit sıkıntısı yaşayan tüketiciler için popüler bir borçlanma yöntemi olan kredi faizlerinin ise geçen hazirandan bu yana üç katına çıkarılarak yüzde 4,25’e yükseltildiği belirtildi.
Financial Times, hükümetin vergileri artırdığını ve Ocak ayında yapılan yüzde 49 artışın ardından asgari ücrete artış yapılmayacağının sinyalini verdiğini belirtirken, geçen hafta açıklanan kamuda tasarruf paketine değindi.
Prof. Dr. Demiralp: Bu acı bir ilaç
FT’nin haberinde Koç Üniveristesi’nde görev yapan eski FED ekonomisti Prof. Dr. Selva Demiralp, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde çalışan eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara ile Derin Yoksulluk Ağı’nın Kurucusu Hacer Foggo’nun görüşleri de yer aldı.
Prof. Dr. Selva Demiralp, “Bu acı bir ilaç” derken, “Enflasyonla mücadelenin bedelini en çok emekliler ve düşük gelirliler ödeyecek” diye ekledi.
Foggo’dan yoksulluk sarmalı riski çıkışı
Hacer Foggo ise dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması için gereken rakamın geçen ay 17 bin 725 liraya yükselmesiyle açlık sınırının asgari ücretin altında kaldığını söyleyerek, Türkiye’nin ‘yoksulluk samalı’ riskiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Foggo şöyle devam etti: Çalışan yoksullar beslenme, barınma, sağlık ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
Prof. Dr. Kara: Finansal piyasalar kısmen satın aldı ama…
Prof. Dr. Hakan Kara, “Enflasyon beklentileri son yıllardaki kredibilite erozyonu nedeniyle kalıcı. Finansal piyasalar enflasyondaki düşüş hikâyesini kısmen satın almış görünüyor ancak hane halkı ve küçük işletmelerin beklentileri söz konusu olduğunda durum daha da zorlaşıyor” ifadelerini kullandı.
Haberde Koç Üniversitesi’nin yaptığı hanehalkı enflasyon beklentisine ilişkin veri de yer aldı. Buna göre; tüketicilerin yüzde 90’ından fazlası, fiyatların artmaya devam edeceğine inandıklarının bir işareti olarak, şu anın uzun ömürlü ürünler satın almak için iyi bir zaman olduğunu düşünüyor.
Ekonomistlere göre bu beklentiler, talebin öne çekilmesine neden olarak daha yüksek fiyatlar sarmalına katkıda bulunduğundan, Merkez Bankası için fiyat artışını dizginlemede önemli bir zorluk teşkil ediyor.
İktidar siyasi sonuçlarına katlanacak mı?
Prof. Dr. Demiralp, Merkez Bankası’nın hedefine ulaşması için hem para hem de maliye politikası açısından “Mevcut sıkılaştırma seviyesinin yeterli olmadığını” ifade etti.
Prof. Dr. Kara da “Enflasyonu istenen patikaya getirmek için büyümenin çok daha fazla yavaşlaması gerekiyor. Asıl soru, yetkililerin bu acı istikrar sürecinin siyasi sonuçlarına dayanacak kadar sabırlı olup olmayacağı” şeklinde konuştu.