Merdan Yanardağ tahliye edildi

» Büyük Manşet » Merdan Yanardağ tahliye edildi

Hukuksuz bir biçimde 101 gündür cezaevinde tutulan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ yargılandığı davanın ilk duruşması için hakim karşısına çıktı. Yanardağ’a tahliye kararı çıktı. Mahkeme 2 yıl 6 ay hapis cezası ve tahliye kararı verdi.

Hukuksuz bir biçimde 101 gündür cezaevinde tutulan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ yargılandığı davanın ilk duruşması için hakim karşısına çıktı. Yanardağ’a tahliye kararı çıktı. Mahkeme 2 yıl 6 ay hapis cezası ve tahliye kararı verdi.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun açıklamalarını yorumladığı ve AKP’nin yeni bir çözüm süreci hazırlığında olduğunu anlattığı yayının ardından montaj videolar ile kumpas yapılarak hedef gösterildi.

Merdan Yanardağ’ın TELE1’de yayınlanan ‘4 Soru 4 Yanıt’ programındaki ifadeleri montajlanarak bağlamından koparıldı ve ‘Öcalan’a övgü’ iftirasıyla servis edildi. Sosyal medyada AKP’li troller ve İYİ Parti’nin üst düzey yöneticilerinin başlattığı linç girişimlerinin ardından gözaltına alınan Yanardağ tutuklandı.

101 gündür hukuksuz bir şekilde Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutulan Yanardağ’ın yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan Adliyesi’nde 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

SABIKASI SORULDU, BASIN SABIKAM VAR DEDİ

Sabıkası olup olmadığına yönelik soruya “Basın sabıkam var” diye yanıt veren Yanardağ ifadesinde şunları söyledi:

“Bu dava basın özgürlüğünü ortadan kaldırma, Türkiye’yi baskıcı ortama sürükleme davasıdır. Benim tutuklanmam bağımsız medyaya gözdağı vermek indir. Toplumu sindirmek içindir. 38 yıllık gazeteciyim. Tele1’in hem yönetim kurulu başkanı, hem genel yayın yönetmeniyim. Yargılanmamın nedeni terör örgütü övmek değildir. Burada olmamamın nedeni Tele1’in yayınlarından dolayıdır. Yaptığım programın süresi 50 dakikadır, bu programda suçu ve suçluyu övmemişim, ne olduysa ‘Türkiye bayrama giderken gündem boş çılgın bir gazeteciyim gündem yaratayım’ demişim böyle bir şey olabilir mi?

“TROLL ORDUSUNU MİLLET SANAN BİR SAVCILIK VAR”

Böyle bir muameleye karşılaştım beni niye tutukladınız ya adresin belli tüm çağrılara uyumuşum hiç aksama olmamış. Şöyle bir tezgah kurulmuş sosyal medyada bir troll ordusu var onları millet sanan bir savcılık var. Dün Ayşegül Arslan’ın başına gelen de budur. Bir kampanya başlıyor kim oldukları belli değil. Büyük bölümü sahte dava açmaya çalışıyoruz isim çıkmıyor.

Sözüm ona infial var. Biri sokağa çıkmış mı yok Tele1’in önüne gelip bir protesto var mı, yok ama halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmışım. Beni destekleyen binlerce tweet var bunları dikkate almayan savcılıkla karşı karşıyayız.

Seçimlerden önce yaptığımız yayınlar rahatsız etti. AKP’nin izlediği politikaları eleştirmek için yapıldı bu program. 5 konudan biri CHP’deki değişim tartışmaları. En uzun bölüm Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısı üstelik de eleştirmişiz Kılıçdaroğlu’nu, İmamoğlu’nu konuşmuşuz

Üçüncü konu Özgür Özel’le ilgili, dördüncü konu ise AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Kürt sorununun tartışılmasının yeni rotaya ilişkin açıklamaları. Bir gün önce bir internet sitesinde Ensari oğlu bir röportaj veriyor ve diyor ki, ‘Yeni bir çözüm süreci olabilir aslında bu sorun çözülmüştü ama Demirtaş’ın yüzünden çözülmedi. Abdullah Öcalan iyi niyetliydi.’

“İDDİANAMEDE GALİP ENSARİOĞLU’NDAN BAHSEDİLMİYOR”

Bu davanın asıl nedeni tecrit tartışması. Bu iddianame Galip Ensarioğlu’ndan hiç söz edilmiyor. İddianame ikinci bir montaj yapmış.

Tele1’de bu güne kadar 3000 program yapmışım 62 saniyelik bir bölüm kesilmiş üstelik üzerinde 5 saat çalışılmış 25 haziranda sosyal medyaya yüklenmiş. Ebabil var ya kapatılan onun gibi hesaplar. 5 gün bu program hiç görülmemiş 5. gün infial yaratmış.

Neden bu konuyu tartıştık? AKP’nin yeni izleyeceği politikayı tartıştık. Öyle bir montaj yapılmış ki önü arkası yok. Bağlamında kopartılmış 62 saniye izleyip beni tutukladınız. Terör eylemi övülmemiş. Hepimizin evinde Dostoyevski kitapları var. Çara suikast yaptı, idama mahkum edildi arkadaşları kurşuna dizildi, çar tarafından affedildi. Şimdi ben Dostoyevski’yi övmüş mü oldum?

Necip Fazıl’dan örnek verelim; alkole düşkündür, kumara düşkündür, fotoğrafları vardır. Besleme basının ortaya çıkma sebebidir. Menderes’e ‘kapınızda it gibi titriyorum’ diye mektuplar yazan bir adamdır, ben üzerinde çalıştım. İslamo faşist denilecek bir yaklaşımı vardır. Biz Necip Fazıl iyi şairdir desek kumarbazlığını övmüş mü oluyoruz?

Yılmaz Güney iyi bir sinemacı desek onun tüm yaşantısına sahip çıkmış mı oluyoruz? Görülür bir gerçeklik var. AKP İmralı’yı siyasi bir araç olarak kullanmaya çalıştı. Daha önce kullandı onun üzerinden tehdit ediyor.

2019’da bir mektup geldi, yerel seçimlerde kimse hakkında dava açılmadı benim hakkımda açıldı. Ali Kemal Özcan dedi ki; ‘İmralı sandığa gitmeyin dedi’. Ben de Tele1’de dedim ki; sen avukat değilsin, ailesinden değilsin, yargı görevlisi de değilsin. Nasıl görüştün? ‘Kitap yazıyorum ondan gidiyorum’ dedi. ‘Bilmiyorum, örgüte mi çalışıyorsun o yüzden mi gittin?’ dedim, şikayet etti. Dava istinafta. Ben bir gazeteci olarak bir olaya bakıyorum. İmralı’da tutuklanan Abdullah Öcalan ailesiyle görüşsün, biz de ne söylediğini bilelim. Devletin infaz kanununu uygula demek ne zamandır suç.”

Hakim: Keşke zamanında uygulasaydılar. Bugünleri tartışıyor olurduk.

Merdan Yanardağ: Cezaevinde bir suç işlerseniz disiplin kurulu kararıyla ailenizle görüşemezsiniz. Şunu merak ediyorum İmralı’da ayrı bir ceza hukuku mu uygulanıyor? Eleştiren bir program yaptım ben, yargılama Türk milleti adına yapılıyorsa eğer hele hele sosyal medya trollerinin kışkırtmasıyla hareket eden bir savcılık olamaz. O zaman bu milletin yarısı da bizi destekliyor. Seçim yüzde 48 e 42 bitti iftira yalan bunları hala tartışıyoruz programda bunları da tartıştık. Gazetecilik derslerinden fotoğraflar gösteriyor. Bunu anlayamayan gazeteciyi biz işe almıyoruz.

Bana 27 Temmuz’da tebliğ edilen iddianame, bu iddianameden. İddia makamı bir şey diyor ki; PKK’nın eylemlerinden övgüyle bahsettiği ve siyasi mahkum olarak nitelendirildiği ve farklı sitelerde yer alması kamu oyunda toplumsal infial yarattığının anlaşılması. Yani diyor ki montaj videoyu esas alarak beni tutukluyorlar.

Burada beni saatlerce beklettiler. Savcı Hanım dışarda işi var, saatlerce gelmiyor. Sonra geldi, güç gösterecek polisi çağırıyor. Polisler kolluk içinde ifade verilmeyeceğini bildiklerinden dışarı çıkmışlar. İçeri çağırdı böyle bir atmosfere tutuklandı. Biz orada programın tamamını verdik. Ve bu metin esas alınmadı 62 saniyelik video esas alındı. Savcılığın biraz çalışması lazım.

Tutuklama gerekçesi Olarak katalog suç demiyor, HSK’ya şikayet etmek istiyorum bir ihmal söz konusu.

İtiraz ettik dediler ki; deliller toplanmadı bir daha itiraz ettik, kaçma şüphesi var denildi. Bir daha itiraz ettik, savunmam alınmadı diye bırakılmadım. Böyle bir şey olabilir mi?

Özgür özel bu trolleri deşifre etti. İçişleri Bakanlığı’na yapılan saldırıyla ikisi kapandı, birinin adı da üstelik toplumsal infialdi.

“BU NAZİ HUKUKUDUR”

Trol saldırısı infial sayılacak. Bizi destekleyenler dikkate alınmayacak. Troller Savcılık hakimler ve RTÜK. RTÜK başkanı bir video yayınlıyor. Önceden görüş açıkladı RTÜK başkanı, suçlu ilan etti. Merdan Yanardağ tutuklandı. Bu Nazi hukukudur. Ama biz Cumhuriyet mahkemelerinde yargılanıyoruz. Burayı da bir Cumhuriyet mahkemesi olarak görmek istiyoruz.

Fiilden hareketle değil failden hareketle suç üretmek yapılan. Mussolini hukuku uygulanıyor. Ön infaz. Bu TCK’den çıkartıldı ama uygulanıyor.

Vatandaşların bir bölümünü düşman sayan, millet saymayan mahkemeleri siyasi enstürman olarak kullanan bir anlayıştır bu,

Tecridi ben kullanamadım, Galip Ensarioğlu söylüyor bir de Demirtaş’ı suçluyor. Onun yüzünden uygulandı diyor.

“KİM BU GALİP ENSARİOĞLU?”

Kim bu Galip Ensarioğlu, bakmak lazım. Kürt sorununda izlediğimiz biridir. Diyarbakır Sanayici İş Adamları Derneği başkanlığı yapmış milletvekili. AKP Karar Kurulu üyesi böyle biri.
Gündemde Akşener’in İmralı’yla bir görüşme olduğu iddiası vardı hatta tanıdığını söyledi. Yüksek yargı mensubu olduğunu söyledi. Yani İmralı konuşuluyordu. Ensarioğlu yeniden gündeme getirdi. ‘Tecrit uygulayan biz değiliz Demirtaş’ın açıklaması seni başkan yaptırmayacağız diyerek işleri berbat etti. Onun yüzünden devletimiz istemeden tecrit uyguluyor. Tecridi uygulayan Demirtaş’tır Kandil’in kedidir’ Ensarioğlu böyle diyor. Ben de dedim ki o zaman kaldırın tecridi ne dediğini bilelim Öcalan’ın. Ensarioğlu hakkında bir soruşturma açıldı mı? Bayağı bir propaganda yapmış burada üstelik bir partinin genel başkanını terörist ilan etmiş.

“ENSARİOĞLU’NUN SÖYLEDİĞİ HİÇBİR ŞEY YOK”

Ensarioğlu diyor ki; çözüm süreci bitti ama tekrar başlayabilir. PKK şiddetin muhatabıdır, onunla şiddet konuşulur geri kalan Halkla konuşulur. Öcalan ila Kandil arasında fark var. Öcalan daha samimiydi iyi niyetliydi demiş. Savcılık bunları neden iddianameye koymamış? Aleyhime tweetler konmuş ama o da kırpılmış. Lehime olan tweetleri de aleyhime zannedip koymuşlar.
Ensarioğlu’nun söylediği hiçbir şey davada yok.

Usul yönünden hata var. Girişte PKK hakkında bilgi verilmiş

PKK’yı anlatıyor sonra çılgın bir gazeteci bunu övmüş, böyle bir şey olabilir mi? İddianameye konması doğru değil. İroni dediğim Galip Ensarioğlu’na APO’cu demem. Ben Silivri Cezaevi’nde yatıyorum. Personelle ilgili sıkıntım yok ama bu adliyede vardı.

Silivri’ye bayramda gittim. Saat, peçete, yorgan yoktu. Ben infial olmasın diye bunların üzerine gitmedim. Bayram bitene kadar Kerbela gibiydi orası ama orada sorumluluğunu bilinciyle çalışan insanlar var. Osman Kavala, Can Atalay gibi arkadaşların gönderdiği eşyalarla 7 gün geçirdim.

Organize suç örgütü olmayan herkese siyasi derler. FETÖ’cülere de siyasi derler bana da diyorlar. Osman Kavala’ya diyorlar DHKP’C’lilere de diyorlar. Biz adli demeyi tercih ediyoruz alınganlık olmasın diye. Suç çeteleri siyasi amaçla hareket etmezler. Terör örgütlerinin arkasında siyasi amaçlar vardır. Bu yüzden siyasi dedim. Sadece ben demedim, medyada uzun süre söylediler. Güneri Civaoğlu Öcalan yakın tarihi araştırıyor, Türkiye Gazetesi’nde Öcalan okuya okuya filozof olacak denmiş. ‘En çok Osmanlı tarih kitabı okuyor’ demiş Taha Akyol. Yeni Şafak da Öcalan siyaset kitapları okuyor diyor. Ben gazeteciyim, bir hafızaya hareket ediyorum.

Yandaşlarına Öcalan övgülerini saymaya gerek var mı? Ama bir iki söyleyeyim:

Ensarioğlu PKK seçime girsin demiş, yine Ensarioğlu ‘PKK üzerindeki gücü liderliği devlet için bir şanstır’ demiş.

Ben iktidarın iki yüzlülüğünü ortaya çıkarmaya çalışan bir gazeteci olarak iktidarın araçlarına itiraz ettim. Bu mahkeme ya tarihe geçecek ya da baskıcı bir yere sürüklendiği tarihine geçecek.
Ben mahkemenin dünya ve hukuk tarihine geçmeyi tercih edeceğini düşünüyorum, değilse eğer yolu açık olsun.

Hakkımda beraat verilmesini davanın düşürülmesini talep ediyorum. Eğer devam edecekse de tahliye edilmeyi talep ediyorum. Garip olan ben Ergenekon’dan yattım, şu anki yargılanmamın tam tersi suçlamalarla. Hakimler savcılar şuan kaçtılar Cemaat yayınlarından copy paste yaparak iddianame yazılıydı, sahte de olsa bir delil kuruyorlardı. Şimdi neymiş? Duran Kalkan’ın söyledikleri yönünde program yapmışız. Sosyal medyada 2 milyon 300 bin yayını var Kalkan’ın onlar tekrar incelense paralel bir şey bulunur iktidara da buraya da.

Hizbullah meclise taşıdılar söylediklerini meclise taşıdılar. Hayatım boyunca karşı mücadele ettiğim bir faşist Türkiye demokratikleşsin dese karşı mı geleceğim?  İktidarın adalet anlayışı bu; kendinden olan olmayan. Ne diyorlar millet ve zillet. Halkın yarısına zillet diyorlar. Ben bunlara karşı geleceğim.

Adalet anlayışında böyle. olayısla mahkemenin cumhuriyet hukukuna sahip çıkacağını umuyorum. Mahkeme salonunda ‘biji serok apo’ deyip ‘düşünce özgürlüğü’ diyerek serbest bırakılmış insanlar var. İçtihata da bağlı kalınacaksa davanın düşürülmesini ve beraat etmeyi talep ediyorum. Ve bu troller hakkında suç duyurusu talep ediyorum.

“BU DAVA GAZETECİLİĞE KARŞI BİR BASIN DAVASI OLARAK GÖRÜLMELİ”

Yanardağ’ın savunmasının ardından konuşan Avukat Başar Yaltı ise şunları söyledi:

Bu dava gazeteciliğe karşı bir basın davası olarak görülmeli, müvekkilimin tutuklanması da basına bir göz dağıdır Bu tür davalar nedeniyle Türkiye 180 ülke arasında 165 . sırada yer alıyor basın özgürlüğünde. İddianamede bariz taktir hatası var. TCK 26’ya 1 hakkında kullanana ceza verilemez diyor. Hakkını kullanmak ne demek? Müvekkil gazeteci Hakkı Anayasa’da yazıyor. Daha iyi biliyorsunuz. Gazeteciliğin suç olmadığı açık. Hatta basın özgürlüğü özel olarak korunmuştur. Müvekkilin yaptığı iş gazetecilik olmasına rağmen suç yöneltildi.

Hem Anayasa mahkemesi hem Yargıtay’ın çok sayıda kararı var. İddianame görmezden gelinmiş bu iddia makamının görevini ihlal ettiği anlamına geliyor. Müvekkilin lehine olan delillerin toplanması gerekir.

İddianameye göre iki suç yöneltildi; biri terör propagandası yapmak ve suç ve suçluyu övmek. Kanunumuzda özellikle suç ve suçluyu övme suçunun oluşmadığı belli. Delilerin değerlendirilmesinde de iddia makamı yanılgıya düşmekte.

Ben özellikle terör örgütü propaganda suçuna değinmek istiyorum. Kanuna göre terör örgütünün şiddet içeren eylemlerin övmek olarak nitelendiriliyor. Kendisini övmek değil.

Açık kaynak araştırması tahkikin bir kalıntısı. Ortaçağ’da uygulanan engizisyonun bir kalıntısıdır. Önce suçlayıp sonra savundurtuyorsunuz. Masumiyet karnesine aykırı.
Bunu modern engizisyon olarak nitelendiriyorum.

Duran Kalkan yazınca 2 milyon 230 bin sonuç çıkıyor. Bunun içinden hangisi paralel? Kaldı ki paralel diye yargılama yapılamaz. Kaldı ki Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine aykırıdır. Adil yargılama ilkelerine aykırıdır. Video kaydı suç belgesidir. Çünkü müvekkilin iradesini yansıtmamaktadır. Mahkemenin bunu dikkate almaması gerekmektedir. Müvekkil bir gazetecidir ve bu Hakkının kullanan kimseye ceza verilemez. Hakim karar vermeden önce her türlü şüpheyi yenmesi gerekiyor. Burada vicdani kanaat devreye giriyor. Akıl yürütme doğru bilgiden yola çıkarak yapılır.

Şüphe der zaman yenilmez ama bu durumda da sanık lehine düşünmek zorunda. Ceza konunda böyle durumda sanığın beraatına karar verilmelidir diyor. Müvekkil hakkını kullandığı için cezalandırılmaması gerekir.”

AVUKATI BERAAT TALEP ETTİ

Yanardağ’ın avukatı Bilgütay Durna ise şu ifadeleri kullandı:

Müvekkilimin beraat etmesi gerekiyor. Bu soruşturmanın bile açılmaması gerekirken müvekkilim 100 gündür tutuklu. Failden suça ulaşmaya çalışıldığı için müvekkilim tutuklu. Tutuklama sebeplerini hiç biri geçerli değildir, bundan dolayı derhal tahliye edilmesi gerekiyor. Yasalar eşit uygulanmak zorundadır. İfade özgürlüğü ne kadar temel özgürlükler ama öyle yabancılaştık ki… Ensarioğlu’nu işaret ederken yargılansın demiyoruz. Ama yasalar eşit uygulanmalı. Montaj bir video. Kelimeler müvekkilim ait ama sözler değil. Çünkü yeniden söz yaratıldı.

Başsavcılık montaj kelimesi kullanılmadı diyor, gidip baktım. Kullanmışız. Gidip Ensarioğlu’nun söylediklerini ve program kaydını dosyaya sundum. Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkıp dedim ki; flash disk vardı. Hakim hanım açamadım dedi. Salonda açtık, hep beraber izledik. Sulh Ceza Hakimliği’nde skandal bir karar var. Tamamını sunmuş olmamıza rağmen 1 dakikalık videoyu esas aldı.
Katalog suç dendi, bu bir hata mı kasıt mı ben bilmiyorum. Bu insani bir hata değil. Çünkü o katalog suç kaçma şüphesi doğurdu ve müvekkilim 100 gündür tutuklu.

Bu dosyanın kalın olmasının nedeni açık kaynak araştırmaları ve bizim defalarca yazdığımız itiraz dilekçelerimiz. Bir kişiyi tutuklamanın en kolay yolu kaçma şüphesidir.
Bunu basit bir şüpheyle gerekçelendiremezsiniz. Bunu açıklamanız gerekli.”

Durna’nın savunmasının ardından söz iddia makamına geçti. Duruşma savcısı, Yanardağ’ın “Terör Örgütü propagandası yapmak” suçundan 7,5 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep etti. Duruşmaya yarım saat ara verildi.

“KURALSIZ, ANAYASASIZ BİR REJİMİN YOLUNU DÖŞÜYOR İDDİA MAKAMI TALEBİ”

Aranın ardından söz alan Merdan Yanardağ, İkinci bir troll yaklaşımıyla sürdürüyor iddia makamı. Düşünce ve ifade özgürlüğü basın özgürlüğü dahilinde yapılan bir programdı. Savcı bunların daraltılmasını talep ediyor. Kuralsız, anayasasız bir rejimin yolunu döşüyor iddia makamının talebi. Ben Türkiye’de demokratik sürecin yeniden başlatılmasına karşı değilim. Benim yaptığım AKP’nin iki yüzlü siyasetine karşı aldatmaya inkar etmeye yönelik bir süreç yaşadık. Burada savcılık bir iktidar eleştirisinin olmadığını iddia ediyor. Sivas katliamının sanıkları tahliye edildi. İnfaz yasasından açık var. Gaffar Okkan’ı katledenler tahliye edildi.

Öcalan ailesiyle görüşebiliyor mu? Görüşemiyor. Demokrasiler suçluların da haklarının olduğu rejimlerdir. Ailesiyle görüşmesinin suç olamayacağı gibi bu görüşmeler engellendiği için iktidar manipülasyonuyla karşı karşıyayız. Hem yeni bir anayasa tartışılıyor. 2017 Anayasası dünya tarihinde en az oyla kabul edildi. Üstelik mühürsüz zarflardan çıkan oylarla… Siz toplumun yarısını söylediği sözler ve fikirleri nedeniyle, gazeteciliği nedeniyle yargılarsanız bu ülkede barış olmaz. Savcılık adının önündeki cumhuriyet kavramına uygun davranmalı. Ne dedim ben? Dediklerimden sonra insanlar sokağa mı çıktı, olaylar mı yaşandı? İnfial halinde bir kişi görmedim. Sosyal medyadakiler ortaya çıkamıyorlar korkaklar bunlar. Çıkamazlar.
Ben mahkemenin bu uygulamalara geçit vermeyeceğini tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.

AVUKATLAR SÖZ ALDI

Yanardağ’ın ardından konuşan Avukat Başar Yaltı şunları söyledi:

“Üzücü olan; adil yargılama koşullarına göre bir yargılama yapıldığını var sayıyoruz ama savcı mütalaasında savunmanın ifadelerini dikkate almadı. Sayın mahkemenin buna uymayacağını düşünüyorum. Hukuk devleti demek hukuk güvenliği demektir. Kim sağlayacak bunu? Bekçi polis ve siz. Siz sayın mahkeme heyetisiniz.”

Avukat Gizem Öcalan ise “Yaptığımız savunmalar ısrarla dikkate alınmıyor. Videonun etkileşim alması savcının delili. Burada övme suçunun olmadığından propaganda dan cezalandırılmasını istiyor. Esas dışında hukuken hata var. Toplumun hassasiyetini gerekçe olarak sunuyor” dedi.

Yanardağ’ın beraatını talep eden Avukat Bilgütay Durna ise, “Vicdana uygun karar verilmesi kamu yararıdır. Hukuk güvenliğini hissederek yaşanması için önemlidir. Beraat talep ediyoruz, mütalaaya katılmıyoruz. Hepimiz bunun bir beraat dosyası olduğunu biliyoruz. Cebir şiddeti öveceksiniz ki terör örgütü övülsün. Bu sözlerde nerede şiddet övgüsü? Tutuklama nedeninin bulunması gerekli muhtemelen kaçma şüphesi. Niye açıklanmıyor? Gerekçesini göstermezseniz mütalaanız havada kalmaktadır. Yanardağ bir 100 gün daha yatar sıkıntı yok. Aman niye bu haberi yaptım diye anlatmaya uğraşıyor. Ama kimse gazete duvardaki röportajı konuşmuyor çünkü kimse AKP milletvekilinin yörüngesine girmek istemiyor” diye konuştu.

“BU AKP BİLDİRİSİ GİBİ BİR MÜTALAA”

Son sözü alan Merdan Yanardağ ise şunları söyledi:

“Bu davadan bir ceza çıkarsa bundan sonraki düşünce ve ifade özgürlüğüne esaslı bir sınırlama konulmuş olacaktır. AKP millet vekili bile denilmiyor. Ensarioğlu’nun sözlerinde bir sıkıntı yok ben niye yargılamıyorum da o yargılanıyor da demiyorum. Ben iki yüzlülüklerini anlatıyorum. Bu AKP bildirisi gibi bir mütalaadır, adını bile geçiremiyor.

Vereceğiniz cevap bunlar değildir. Bir içtihat oluşturmaktır. ‘Bir daha bir program yapmayın’ demektir. 38 yıldır hakkımda böyle bir suçlama yok. Birden bire demişim ki şu örgütü bir öveyim.
Ben mahkemenin buna geçit vermeyeceğini anti demokratik uygulamalara geçit vermeyeceğini düşünüyorum.”

YÜZLERCE VATANDAŞ DESTEĞE GELDİ

Duruşma öncesinde, Milletvekilleri, siyasi parti örgütleri, STK’lar ve Merdan Yanardağ’ın dostları Çağlayan Adliyesi’nde ‘adalet’ için bir araya geldi.

Vatandaşlar, ‘Özgür basın susturulamaz’, ‘Merdan Yanardağ yalnız değildir’ ve ‘Merdan Yanardağ serbest bırakılsın’ sloganları attı.

DAVAYA KATILMAK İSTEYENLERE SALON ENGELİ

Yüzlerce kişinin geldiği davanın duruşmasının 15 kişilik salonda görülmek istenmesi üzerine davaya katılmak isteyenler içeri giremedi.

Kaynak: Barış Önal/Tele 1