Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası’nın 82’nci duruşması Ankara Sincan Cezaevi’ndeki 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmaya SEGBİS ile katılan Selahattin Demirtaş, “Herhangi bir söz talebim yok, bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti, sürenin yeterli olmamasından kaynaklı hüküm duruşmasının başka tarihe erteleneceğini bildirdi.
SAVCILIK ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINI TEKRAR ETTİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek, ”108 sanık hakkında ‘devletin birliğini ve bütünlüğü’ kapsamında açılan davada yargılanma neticesinde mahkemece açıklanan nedenlerle müzakerenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Esas hakkındaki mütalaamızı tekrar ediyoruz. Tutuklu sanıkların üzerine atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli güç şüphesinin bulunduğu, kaçma ihtimallerini varlığı ve suç işlenen belirlenen sürenin aşılmadığı, katalog suçlarından olması nedeniyle adli kontrolün yeterli olmaması nedeniyle tüm sanıkların mütalaa doğrultusunda devamına, adli kontrole ilişkin taleplerin reddi” talebinde bulundu.
“1 TWEET BAHANE EDİLEREK 4 YILDIR TUTUKLUYUZ”
Duruşmada ilk sözü Eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs aldı. Altınörs, işçilerin 1 Mayıs Bayramı’nı kutlayarak duruşma salonunda savunmasına başladı ve “4 yıldır bu haksız hukuksuz davaya geldiğimizde ise siz sadece özgürlük ve güvenlik hakkımızı ihlal etmekle kalmadınız siyaset hakkımızı da ihlal ettiniz. Hayatlarımızdan çaldığınız bu 4 yılı haram bir lokma gibi yutuverdiniz. Bir tweet bahane edilerek 4 yıldır tutukluyuz. IŞİD’e karşı çağrı yaptınız denilerek içerde tutuluyoruz. Bizim çağrımız yasaldır, teröre karşı bir çağrıdır, bizim çağrımız” ifadelerini kullandı.
“SİZİ HUKUKA DAVET EDİYORUM”
Alp Altınörs’ün ardından SEGBİS üzerinden savunma yapan HDP MYK üyesi Dilek Yağlı, “4 yıl boyunca beni değil benim fikirlerimi yargıladınız. Vereceğiniz karar da benimle ilgili bir karar olacak mı? Bence olmayacak ben öyle düşünüyorum. Geldiğimiz aşamada kendimizi tekrar ediyoruz ama usulen tahliye talep ediyoruz. Kobani halkı ile dayanışmamızı cezalandırmış ya da tahliye etmiş olacaksınız. Sizden beklentilerim hukuki anlamda karar kurmanızdı ama 4 yıllık yargılama pratiği bunu göstermiyor. Ben sizi hukuka davet ediyorum” dedi.
“BİZLERİ CEZALANDIRMAK AYNI ZAMANDA IŞİD’İ ÖDÜLLENDİRMEK OLACAKTIR”
Yağlı’dan sonra söz alan eski HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay savunmasında şunları söyledi:
”Bu davanın başından beri hukuksal seçenek değil, bir politik tercih olarak sunuluyor. Çok açık ki HDP ile meşru zeminde, demokratik siyaset zemininde mücadele etmeyi göze alamayanlar gayrimeşru yolları tercih etmişlerdir ve Kobani Kumpas davasını devreye sokmuşlardır. Bu gayrimeşru uygulamaların da bir sınırı var. Bize destek ve dayanışma için gelenler de çok açık bilmelidirler ki savcı beyin sıraladıklarının hiçbiri bizim işimiz değildir. Biz sadece barbarlığa karşı halkımıza bir çağrı yaptık. Biz bugün olsa yine bu çağrıyı yapardık. Soykırıma uğrayan hangi halk varsa HDP onun yanında vardır. O yüzden ortada MYK’nın işlemiş olduğu yönünde aktarılan bu suçu kabul etmiyorum. Bugün böyle bir destek ve destek çağrısını yapan bizleri cezalandırmak aynı zamanda IŞİD’i ödüllendirmek olacaktır. Ben heyet olarak böyle bir ödülü IŞİD’e bahsetmeyeceğinizi ummak istiyorum.”
”HDP’DE GÖREV ALMAK KRİMİNAL BİR ÖGE OLARAK SUNULMUŞTUR”
Günay Kubilay’dan sonra eski HDP MYK Üyesi İsmail Şengül, duruşma salonunda savunmasını yaptı. Şengül’ün savunması şöyle:
”Bugün burada ortaya çıkacak olan tablo mevcut siyasetin nasıl ilerleyeceğini gösterecek. Bugünlerin geçeceğine inanıyorum, umutluyum. Dayanışmalarından dolayı tüm arkadaşlarımıza dostlarımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Tüm ezilenlerin, işçilerin ve emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum. Bu davanın özü, esası HDP’de siyaset yapmak çeşitli görevler almak ve benim açımdan da MYK üyesi olmaktır. Bu süreçte atılan bir tane twitter paylaşımı bağlamından koparılarak bu yargılama başlamıştır. HDP’de görev almak maalesef kriminal bir öge olarak sunulmuştur. Bu Türkiye demokrasisi için bir lekedir. 6 Ekim günü atılan ve davamızda tutukluluğumuza gerekçe gösterilen Twitter mesajı IŞİD’in katliamlarına karşı, kanlı terör örgütünün büyük bir soykırımına karşı yapılmış bir çağrıdır. Gelinen nokta ile tüm dosya sanıklarının ve kendimin tahliyesini istiyorum” dedi.
DEMİRTAŞ: SÖZ HAKKI TALEP ETMİYORUM
Selahattin Demirtaş, salonda bulunan herkese selamlarını gönderdi ve ”Herhangi bir söz talebim yok bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” dedi. Selahattin Demirtaş’ın avukatı Sevda Çelik Özbingöl ise ”Sizin takdir hakkınız yok bu yüzden de müvekkilimin derhal serbest bırakılmasını istiyorum” derken, Avukat Öztürk Türkdoğan, ”Dava dosyası kapsamında tutuklu bulunan tüm arkadaşlarımızın tahliyesini talep ediyoruz. Hukuken söyleyecek bir şeyimiz yok çünkü söylenecek her şeyi bıraktık. Vereceğiniz tahliye kararı aile Türkiye’yi rahatlatmanızı talep ediyorum” talebinde bulundu.
”BABAM ALİ ÜRKÜT KANSER, BAŞINA BİRŞEY GELİRSE SORUMLUSU SİZSİNİZ”
Eski RTÜK üyesi ve dönemin HDP MYK üyesi Ali Ürküt’ün oğlu ve avukatı Erhan Ürküt, ”Babam cezaevine girdiğinde bir sağlık sorunu yoktu ancak yakın zamanda kanser teşhisi konuldu. Babamı tahliye edin. Başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz” diye konuştu. Avukat Cihan Aydın, ”Gültan Kışanak’ın tutukluluk süresi dolmasına rağmen kanunsuzca içerde tutulmaktadır. Bu kanunsuz durumun bir an önce sonlandırmasını talep ediyorum” dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Veysi Eski ise, ”Bu uzun tutukluluk hali artık müvekkillerimizin sağlık sorunlarına neden oluyor. Ali Ürküt çok ciddi bir kanser ile karşı karşıya ve cezaevi koşullarında tedavi olması mümkün değil. O cübbenin hakkını verecekseniz bu durumu göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Başta Ali Ürküt olmak üzere tüm sanıkların tahliye edilmesini istiyorum” diye konuştu.
ARA VERİLDİ
Avukatların ve sanıkların tahliye taleplerinin ve tutukluluk halinin incelenmesi için duruşmaya 15.30’a kadar ara verildi.