İstanbullu kazandı! Gezi Parkı yeniden İBB’nin

» Büyük Manşet » İstanbullu kazandı! Gezi Parkı yeniden İBB’nin

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, Gezi Parkı‘nın Sultan Beyazıt Han-ı Veli Hazretleri Vakfı’na verilmesini yasaya aykırı bularak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne verdi.

İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 12 Mart 2021 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nın, Sultan Beyazıt Han-ı Veli Hazretleri Vakfı’na devrini yasaya aykırı buldu. Gezi Parkı’nın, Sultan Beyazid Vakfı’na devri kararını bozan mahkeme, dava konusu taşınmazların vakıf yoluyla meydana gelmediğine dikkat çeken mahkeme, parkın yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tesciline hükmetti.

İstinaf ve Yargıtay aşamaları da İBB lehine sonuçlanırsa Gezi Parkı tamamen İBB mülkiyetine geçecek.

NE OLMUŞTU?

Mülkiyeti İBB’ye ait olan Gezi Parkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Vakıflar Kanunu 30.maddesinde sayılan şartların mevcut olduğu iddiasıyla, belediye envanterinden çıkartıldı. Sultan Beyazıt Han-ı Veli Hazretleri Vakfı adına 12 Mart 2021 tarihinde tapuda tescil edildi. İBB konuyu mahkemeye taşıdı. Tescil işleminin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla 9 Nisan 2021 tarihinde dava açtı. Dava, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesince görüşüldü.

Yargı aşamasında mahkemeye, uzman ve akademisyenlerden oluşan 4 vakıf hukukçusunun bilirkişi raporları sunuldu. Raporlarda, dava konusu taşınmazlarda Sultan Beyazıt Hanı Hazretleri Vakfı’nın mülkiyet hakkının bulunmadığı, vakfiyeden ilgili parsellerin vakıf yoluyla oluşturulmuş kültür varlığı olduğuna dair bir çıkarım yapılamayacağı, taşınmazların vakıf yoluyla vücuda getirilmediği ve taşınmazda vakıf kültür varlığının bulunmadığı görüşleri yer aldı.

“VAKIFA TESCİLİŞ MÜMKÜN DEĞİL”

Vakıflar Genel Müdürlüğü bunun üzerine Gezi Parkı içerisinde bir tarihte yer alan Topçu Kışlasının kültür varlığı olduğu itirazını mahkemeye sundu. Mahkeme, konunun bir de Topçu Kışlası açısından değerlendirilmesini istedi. Sanat Tarihi ve Arkeoloji Alanında uzman ve akademisyen 4 sanat tarihçisi bu konuda da mahkemeye görüş bildirdi. Sunulan raporda, bugün mevcut olmayan Taksim Topçu Kışlasının da vakıf yoluyla inşa edilmediği, yani vakıf kültür varlığı olmadığı, Taksim Topçu Kışlasının arşiv belgeleri üzerinden inşa sürecine ve tarihsel sürecine bakıldığında da herhangi bir belge veya yayında vakıf malı olduğuna dair ibarenin olmadığı, dava konusu taşınmazların bulunduğu parsellerde bugün herhangi bir kültür varlığının izine de rastlanmadığı, bu itibarla 5737 sayılı Vakıflar Kanunu madde 30’da belirtilen şartın gerçekleşmemiş olduğu ve dava konusu taşınmazın vakfı adına tescilinin mümkün olmadığı kanaati dile getirildi.