DEM Parti’den ‘Kobani davası’ açıklaması

» Büyük Manşet » DEM Parti’den ‘Kobani davası’ açıklaması

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ceza yağdırılan Kobani davası için, “Kobani davası hakikaten bir kumpas imiş. Ama yalnızca Kürt siyasetçiler ve Türkiye demokrasi güçlerine kurulmuş bir kumpas değil, bizzat Türkiye’nin kendisine kurulmuş bir kumpas. Eğer bunu böyle görmez, tepkimizi bu şekilde ortaya koymazsak tüm Türkiye’ye kurulmuş bu kumpas devam eder ve hepimize kaybettirir” dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası davasının bugün görülen duruşmasında karar çıktı. Kararda eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme heyeti eski HDP eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’a 30 yıl hapis cezası verdi. DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder davadan beraat ederken, 12 yıl hapis cezası alan Gültan Kışanak ise tahliye edildi.

Kararlara tepkiler sürerken DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan açıklamada bulundu. “İlk etapta yarın herkes için özgürlük diyerek buluşuyoruz 3 şehirde. Adana’da saat 17.00’de Diyarbakır’da saat 16.00’da ve İstanbul’da Esenyurt Meydanı’nda saat 17.00’de bir araya geliyoruz. Bu sesi hep birlikte yükseltmezsek, Gezi’den Kavala’ya tüm adaletsizliklere ortak ses çıkarmazsak korkarım ki bizi daha korkunç günler bekler” diyerek halk buluşması için çağrı yapan Doğan açıklamasında şunları söyledi:

“HER ŞEYİN MÜSEBBİPİ OLARAK HDP GÖSTERİLDİ”

“Kumpas nasıl kuruldu? 6-8 Ekim olayları gerekçe gösterildi, can çekişen bir çözüm süreci vardı çünkü IŞİD kuşatmasındaydı Kobani ve bu kuşatmaya karşı bir dayanışma çağrısı yapıldı. Bu çağrıyla yaşanan olayların tarihlerinin dahi çakışmadığı zaman diliminde yaşanan her şeyin müsebbipi olarak HDP gösterildi. Oysa öldürülen onlara insanın HDP’li olduğunun söylenmesine, pek çoğunun eş, dost, tanıdık olduğunun söylenmesine rağmen ve dahi mecliste bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurulsun, ne olduğu ortaya çıkarılsın talebinin reddine rağmen bugün ortaya çıkan Türkiye tablosunun yolu nasıl döşendi? O insanları bu siyasetçiler öldürdü. Onlar katil. Onlar bu olayları müsebbipi. Ama bakın mahkeme buralardan beraat veriyor. Bu talimatlı mahkemeler, bu özel yetkili mahkemeler dahi hukuku hiç işletmeyen mahkemeler dahi şu haliyle bu bağlantıyı kuramıyor. Bunu delil olarak kullanamıyor.

“CUMHURBAŞKANI HER YERDE KAMOYUNDA ALGI OLUŞTURMAYA ÇALIŞTI”

Peki ne yaptı Cumhurbaşkanı Erdoğan? Mitinglerde, meydanlarda, alanlarda her yerde bugün bu kadar ağır cezalar verilen, yıllardır özgürlüklerinden mahrum bırakılan bu siyasetçilerle ilgili hem partimizle ilgili kamuoyu nezdinde bir algı yaratmaya çalıştı. Böyle bir siyasal mühendislik yapmaya çalıştı. Böyle bir güç tahkimi için yıllarda bu propogandayı yaymak için bir siyasi parti lehine kullanıldı. Peki ne olacak şimdi? Zaten can çekişen bir hukuk ve yargı sistemi vardı Türkiye’de, zaten siyasallaşmış, zaten değişmesi gereken, güç önünde değilim bükülen… Maalesef gerçek bu. Bunun bir kez daha teyit edilmiş halini gördük.

Yetmezmiş gibi İçişleri Bakan Yardımcısı henüz mahkeme heyeti kararları açıklarken bir tweet attı. Ve dedi ki; ‘Hesabı sorulur demiştik, sorduk. Bu böyle kalmaz demiştik, kalmayacak.’ Aynı algıyla devam ederek… Demek ki neymiş? Kobani davası hakikaten bir kumpas imiş. Ama yalnızca Kürt siyasetçiler ve Türkiye demokrasi güçlerine kurulmuş bir kumpas değil, bizzat Türkiye’nin kendisine kurulmuş bir kumpas. Eğer bunu böyle görmez, tepkimizi bu şekilde ortaya koymazsak tüm Türkiye’ye kurulmuş bu kumpas devam eder ve hepimize kaybettirir.

İşte o yüzden ortak mücadelenin öneminin altını çiziyoruz. O yüzden Kobani davasıyla ilgili verilen kararın Türkiye’de bir arada yaşam umuduna dönük bir kumpas olduğunu söylüyoruz. Türkiye’de bir arada eşit, adil bir şekilde yaşam beklentisine, mücadelesine ve umuduna dönük bir tuzak kurulmaya çalışıldığını söylüyoruz. Biz bu tuzağa şu ana kadar düşmedik, düşmeyeceğiz. Her şeye rağmen bu siyasetteki ısrardan DEM Parti vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Hesap soracak birileri varsa onlar da bizleriz. Asıl neyin hesabını soracağız?

“BU SİYASETÇİLER MİLYONLARIN İRADESİ”

Milyonlarca insan oy kullandı bu siyasetçiler için Selahattin Demitaş yalnızca Selahattin Demirtaş değil, Figen Yüksekdağ yalnızca Figen Yüksekdağ değil. Keza diğer siyasetçiler milyonların iradesi. Siz milyonlarca insanın iradesiyle ilgili böyle talimatlarla, bazı siyasi partilerin genel merkezlerinde, koridorlarında, onların talepleriyle kararlar veremezsiniz. Vermemelisiniz. Bunu Türkiye için yapmamalısınız.

Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından biri diyor ki; ‘Milli yargımızla ne kadar gurur duysak az’ diyor… Asıl gurur duyulması gereken şey yargının adil ve bağımsız karakteri olmalı. Bir parti lehine kararlar veren bir yargı nasıl olabilir? Bunun nasıl deşifre olduğunu mahkeme kararları gösteriyor.

“BU CEZALARIN NEDENİ SİYASETÇİLERİN KONUŞMALARI”

Gerekçeli karar çıkacak elbette. 108 sanık yer almaktaydı bu davanın iddianamesinde. Bu kişilerden 73’ünün dosyası ayrılarak mahkemenin ayrı bir esas kaydına işlendi. 35 kişiyle ilgili bir hüküm kuruldu. Hakkında hüküm verilen bu 35 kişi ile ilgili çeşitli yerlerle, onlarca ilde işlendiği iddia edilen suçlar neydi? Öldürmeye iştirak, yaralamaya iştirak, mala zarar verme, kamu malına zarar verme, yapma… İşte tüm bu suçlardan mahkeme dün beraat kararı verdi. Bu beraat kararına rağmen 400 yılı aşkın ceza yağdırılan Kobani davasında verilen cezaların nedeni ne biliyor musunuz? Söz konusu siyasetçilerin yaptıkları konuşmalar ve açıklamalar. Başka hiçbir nedeni yok. Bu korku, düşünce ve ifade özgürlüğüne ve insanların örgütlenme özgürlüğüne yönelik duyulan korkudur dediğimizde belki yeteri kadar karşılık bulmuyordu. Ama bakınız durum ortada.”