Haber: Leyla BİLGİ
Can Atalay’ın Avukatı Özgür Urfa, Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu’nun 3. Ceza dairesi yüce divana sevk görüşünü değerlendirerek, Soma faciası, Çorlu tren kazası, Ermenek maden kazası ve birçok toplumsal sorunu hem siyasi hem de avukat kimliği ile savunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutukluluğunun sürmesini sert bir dille eleştirdi.
Ege Saati’nden Gazeteci Leyla Bilgi’ye özel açıklamalarda bulunan Avukat Özgür Urfa, hakimler ve savcılar kurulunu göreve davet etti.
“MAHKEME HEYETİ SUÇ İŞLEMİŞTİR”
Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkında ikinci defa hak ihlali kararı vermesine rağmen, Yargıtay’ın alınan kararı tanımamasını kınadığını söyleyen Avukat Urfa, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerinin bir değil iki kez ayrı ayrı Anayasa Mahkemesi kararını tanımamaları ve uygulamamaları tek kelimeyle suçtur. Anayasanın 153. Maddesi AYM kararlarının uygulanmasını tüm mahkemeler açısından zorunlu kılmaktadır.
Gerek İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekse Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi kararına karşı eylemli olarak direnmelerinin elbette bir yaptırımı olmak zorunda. Ülke sınırlarında yaşayan herkesin yasalar karşısında eşit olması zorunluluğu gereği, mahkeme hakimlerinin de suç işlemiş olmalarından kaynaklı yargılanmaları gerekliliği tartışmasızdır” ifadelerini kullandı.
“YEREL MAHKEME ÜYELERİ YARGILANMALI”
Avukat Özgür Urfa, davaya bakan hakimlerin, görevlerini baskı rejimini aşarak sürdürmeleri gerektiğine dikkat çekti. Hakimlerin, sürdürmekle hükümlü oldukları görevleri kötüye kullanmasının hem disiplin hukuku yönünden hem de cezai sorumluluklarının bulunduğunu ifade etti.
Avukat Urfa, halkın iradesini tanımayan yerel mahkeme üyeleri hakkında disiplin soruşturması açılması gerektiğini belirterek, “Hakimlerin işledikleri görev suçlarıyla ilgili olarak hem disiplin hukuku yönünden hem de cezai sorumlulukları bulunmaktadır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri hakkında Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu tarafından soruşturma açılması gerekir” diye konuştu.
“ANAYASA MADDELERİ, İKTİDAR MENFAATİNE GÖRE DÜZENLENİYOR”
Anayasanın fiilen uygulanmaz halde olduğunun altını çizerek konuşmasını sürdüren Avukat Urfa, yargının işlevini iktidar partisinin biçtiği roller ile yürüttüğünü kaydetti. Milletvekili Atalay hakkında verilen Yargıtay kararının, darbe girişimi olduğunu söyleyen Avukat Urfa, bu sorunun ancak toplumsal muhalefetin güçlenerek mücadele etmesiyle çözüleceğini söyledi.
Özgür Urfa, yaşanan adaletsizliğin mevcut iktidardan kaynaklandığını ve anayasal düzenlemelerin vatandaşların yararının gözetilmeden oluşturulduğunu dile getirerek, “14 Mayıs 2023 seçimlerinden bugüne yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde ve gelinen noktada Anayasa askıya alınmış, Anayasa Mahkemesi kararları fiilen uygulanmaz durumdadır.
Yargı mekanizması içerisindeki bir grubun fiilen yargı darbesi yaparak hukuksal mekanizmaları işlemez hale getirdiği ortada. Sorunun kaynağını yargının, siyasi iktidarın bir aparatına dönüşmüş olması ve Anayasal düzenlemeler yerine siyasilerin talimatları yönünde hareket etmeleri şeklinde özetlemek mümkün. Sonuç olarak yargı darbesi/krizi olarak adlandırılan bu sorunun artık ve ancak siyaseten çözülebileceği sonucuna ulaşılmış durumda.
Siyaseten çözümden kastettiğimiz ise bizim açımızdan toplumsal muhalefetin güçlenmesi, yargı darbesine karşı birlikte mücadele etmesi ve bu keyfiliğe karşı direnmeye devam etmesidir. Yoksa yaşanan krizin asli sorumlusu olan siyasi iktidarın büyük ve küçük ortağından herhangi bir çözüm beklentimiz olmadığı gibi, iktidarın yapacağı Anayasa değişikliğinin halkın yararına değil iktidarın siyasi ihtiyaçları çerçevesinde olacağı da unutulmamalıdır” dedi.
“YAŞANAN KRİZİN SORUMLUSU: AKP-MHP”
Avukat Urfa, AKP-MHP üyelerinin yaptığı açıklamalar ve sosyal medya paylaşımlarının, Milletvekili Atalay’ın tutuklu bulunmasında etkin rol üstlendiğini ifade ederek, açıklamalarını şu sözlerle noktaladı:
“Milletvekili Atalay’ın Yaşanan krizin ve yargı darbesinin sorumluluğu elbette AKP-MHP iktidarınındır. Bu yorum bizim sübjektif bir çıkarımımız olmayıp, siyasilerin kamuoyuna dönük kendi açıklamalarıyla sabittir.
Cumhurbaşkanlığı hukuk politikaları kurulu başkanının, Adalet Bakanının ve MHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısının yaptıkları açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları bile konuya dair iktidarın sorumluluğunu ortaya açıkça koymaktadır”