Avukat Akçay Taşçı, cezası onananlar için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracaklarını söyledi. Eğer sonuç alınamazsa dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını ekledi. Bu arada Can Atalay’ın avukatları, milletvekili olduğu için Anayasa’nın 83. maddesi kapsamınca serbest bırakılması için Yargıtay’a başvurmuştu ve tahliye talebi reddedilmişti. Yargıtay, Can Atalay dosyasını AYM’de 5 Ekim’de görüşecek.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Gezi Parkı davası kararının hukuk sistemi açısından tehlikeli olduğunu söyleyen Taşçı, gerekçelerini şöyle anlattı:
“Bu kadar önemli bir suçlamanın, bu kadar delilsiz bir şekilde cezalandırılması Türkiye’de çok tehlikeli bir işaret. Çünkü 312. madde gibi çok çok önemli bir ceza kanunu maddesinin, ‘cebir ve şiddet yoluyla hükümeti devirmeye teşebbüs suçu’nun bu kadar kolay işlenebilir hale gelmesi çok tehlikeli. Herhangi bir delili ortaya koyma ihtiyacı duymaksızın savcının iddia ettiği tezin doğrudan kabul edildiği bir yargılama dönemine girdiğimizin göstergesi olarak kabul edebiliriz bunu. Bu açıdan hem çok tehlikeli hem de umutsuz bir karar.”
Davanın geçmişi
Gezi Parkı eylemleriyle ilgili ilk iddianame, 2014’ün Mart ayında kabul edildi ve 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. Yaklaşık bir yıl sonra ise İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tüm sanıkların beraatine karar verildi.
İş insanı Osman Kavala, “17-25 Aralık kumpası” soruşturmaları ve 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında “Gezi olaylarını finanse etme” suçlamasıyla 18 Ekim’de gözaltına alındı, 1 Kasım’da tutuklandı.
Anadolu Kültür’e operasyon ve gözaltılar
Kavala’nın tutuklu bulunduğu soruşturma kapsamında 18 Kasım 2018’de yapılan operasyonla Anadolu Kültür’ün yöneticileri ve bazı akademisyenler gözaltına alındı.
Gözaltına alınan 13 kişiden biri olan İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi çalışanı Yiğit Aksakoğlu’nun tutuklu yargılanmasına karar verildi.
İkinci iddianame ve AİHM kararı
4 Mart 2019’da, içerdiği delillerin çoğunluğu Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruşturmaları başlatan ancak daha sonra “FETÖ soruşturmaları” sebebiyle görevden alınan ve firari durumda olan dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından toplanan ikinci iddianame kabul edildi.
Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Yakup Ali Kahveci tarafından hazırlanan, Kavala’nın tutuklanmasından 16 ay sonra açıklanan iddianamede Gezi Parkı eylemleri ile 15 Temmuz darbe girişimi ilişkilendirildi. Aralarında Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Can Atalay gibi isimlerin yer aldığı 16 kişinin yargılanmasına başlandı.
Davanın ilk celsesinde Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, yedi aydır tutuklu bulunan Yiğit Aksakoğlu’nun tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Aralık 2019’da ilan ettiği kararla Kavala’nın tutukluluk haliyle ilgili olarak birden fazla hak ihlali tespit ettiğini açıkladı. Mahkeme, Türkiye’nin Kavala’nın serbest bırakılması için gerekli olan her şeyi yapması ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması gerektiğine hükmetti.
AİHM kararından yaklaşık iki ay sonra, 18 Şubat 2020’de sanıklar Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mehmet Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekci, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden’in, “Sanıklar hakkında söz konusu suçlarla ilgili hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmaması” gerekçesiyle beraatine karar verildi. Ancak davadaki tek tutuklu sanık olan Osman Kavala’nın tahliyesi gerçekleşmedi, cezaevinden çıkmadan gözaltına alındı ve emniyete götürüldü. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kavala’nın gözaltı süreci devam ederken partisinin grup toplantısında, “Onu (Kavala) bir manevrayla beraat ettirmeye kalktılar” açıklamasında bulundu. Kavala, ifadesi alınmadan tekrar tutuklandı.
Beraat kararı bozuldu
İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.
Yargılanan 16 kişi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi”, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”, “nitelikli yağma”, “nitelikli yaralama”, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Gezi eylemlerine ilişkin Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “suç örgütüne üye olma”, “kamu görevlilerinin görevini yapmasını engelleme” suçlamalarıyla açılan 35 sanıklı davada ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Aralık 2015’te beraat kararı verdi.
Yargıtay da beraat kararını bozdu
Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Nisan 2021’de kararı oybirliğiyle bozdu. Bozma kararına gerekçe olarak, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararlarının bozulmasıyla yeniden başlayan Gezi davası ile birleştirilme hususunun değerlendirilmemesi gösterildi.
30. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mahmut Başbuğ, dosyaları birleştirme önerisini ilettiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 28 Temmuz’da geçici görevlendirmeyle gitti ve bu mahkemede talep onaylandı. Başbuğ’un başkanlık yaptığı duruşmada dosyaların birleşmesine ve yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmesine karar verildi.
AİHM’den hak ihlali kararı
Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oy çokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.
Dosyalar ayrıldı
21 Şubat 2022’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı ve Gezi dosyalarını ayırdı.
Savcı, duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekci’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.
Savcı Edip Şahiner, Pınar Öğün, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekci hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını istedi.
25 Nisan 2022’deki karar duruşmasında ise mahkeme heyeti, Osman Kavala’nın TCK’nın 312. maddesi uyarınca “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, takdiri indirime yer olmadığına, “casusluk” suçlamasından beraatine ve tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekci’nin ise TCK 312’deki “yardım” suçlamasından 18’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutuklanmalarına hükmetti.
AİHM Büyük Dairesi, Osman Kavala’nın davasında, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat 2022’de başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını 11 Temmuz 2022’de yaptığı açık duruşmada açıkladı. AİHM, Osman Kavala davasında Türkiye’nin “AİHM kararlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği” gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46/1’inci maddesini ihlal ettiği hükmüne vardı.
Yargıtay beş kişinin cezasını onadı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 28 Eylül 2023’te Gezi Parkı davasına ilişkin kararını açıkladı. Kavala, Atalay, Mater, Kahraman ve Özerden’in cezası onandı. Ekmekci, Yapıcı ve Altınay’ın cezası ise bozuldu. Yapıcı ve Altınay kaldıkları cezaevinden tahliye edildi. Daire, iş insanı Osman Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmesine karar verdi. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan verilen 18’er yıl hapis cezası onandı. Yapıcı ve Altınay’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmedildi.
Atalay vekil oldu ama yemin edemedi
Bu arada Can Atalay, 14 Mayıs’taki seçimlerde TİP’in Hatay milletvekili oldu. Atalay’ın avukatları da Anayasa’nın 83. maddesi kapsamınca serbest bırakılması için Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay’ın avukatlarının tahliye talebini oybirliği ile reddetti. Anayasa Mahkemesi (AYM) Can Atalay’ın dosyasını görüşmek için 5 Ekim 2023’te toplanacak.
Kaynak: medyascope